günlerdir hummalı bir hazırlığın hüküm sürme nedeni olan diş buğdayı partimizi yaptık.. pek de güzel oldu..nasıl mı geçti?
akşam uzun zamandır ilk defa gece, hatta Mira doğduğundan beri ilk defa diyelim, aleme aktığımız için sabah kendime gelmem zaman aldı, üstüne üstlük tatlıyı da akşam alem dönüşüne bıraktığım için haliyle rüyamda yapmış olup sabah acı gerçek ile yüzleşmem uzun sürmedi.. saat yedibuçuk itibariyle ocak başında çikolata sos karıştırmakta idim.. sonrası adeta hızlı çekilmiş bir film.. parti mekanına taşınacaklar kapının önüne adeta yolculuk hazırlığı gibi yığıldı..mekana sanırım beş araba seferi ile tam olarak taşındık..önce mekanı süslemeye başladık.. minik pembe süsler almıştım masalar için, parlak emzikler, pembe kelebekler, kalpler, pırıltılı çiçekler.. rengarenk balonları şişirdik..veeee açık büfemiz, envai çeşit güzel yiyecek ile donatıldı..
Bu sırada Miracık park yatağında etrafı seyrediyordu, mekan biraz soğuk olduğu için ufo takviyesine bereyi eklemiştik.
Misafirler gelmeye başladıkça olay Mira için heyecan kazanmaya başladı, arkadaşları ile önce bakışma sonra dokunma sonra gülüşme ile devam eden anlar kimi zamanlarda saç çekme ve gözyaşı ile sonuçlanabildi.
buğdayı annem pişirdi, sade sunalım yanında kavrulmuş kenevir, ceviz, şeker, çeşitli çikolata seçeneği ile servis yapalım fikri ablamdan çıktı..işte şöyleydi görüntü..ve açık büfe masamız..
yaptırdığım diş kurabiyeler ve ablamın çocuklar için yaptığı kekler süperdi..
Seramoni anına gelince anneannesi buğdayı iyi dilekler ve dualar ile başından aşağıya döktü ve tadına baktırdı..
geldi meslek seçme anı..ve Miracım hiç annesini dinlemeyerek gitti hesap makinesini seçti, benim, " kızım isveçden alınmış atı seç ki bol bol gez, ben bu parçayı bunun için koydum " cızırtılarım arasında büyük bir kararlılık ile önce hesap makinesi seçildi, bolcana zaman sonra da sanatçı tarafını gösterip minik müzik setine gitti eli, isveç atı çokca zaman sonra diş kaşımak için tercih edildi maalesef..
çocuklar için hazırladığımız hediye diş fırçası paketleri hızla kapışıldı, hatta sen maviyi al ben pandalıyı alacağım, bir tane de ağabeyime alabilir miyim nidaları arasında paketleri tükettik..
Minik meleğimizin nice kutlamalarını yapmayı dileyerek günü bitirdik..
27 Mart 2010 Cumartesi
26 Mart 2010 Cuma
32.si çıkmadan...
bu aralar öyle bir yoğunluk var ki anlatılabilir gibi değil.. hafta içi iş, hafta içi iş seyahati, hafta sonu iş seyahati, hafta içi akşam gezmesi, haftasonu gündüz, akşam gezmesi falan derken dakikam hesaplı.. bu arada her akşam Mira ile beraber uyuduğumdan blog ile sıfır ilgi, gündüzleri işde bloga giremediğimden tüm gecem de Miracığa ait olduğundan ne yazabildim, ne okuyabildim.. günceli kaybettim açıkcası.. bu işlerin arasında daha önce yazdığım gibi minik meleğin üçüncü dişinin kendini göstermesiyle e ama yani 32.si çıkmadan diş buğdayı yapılmalı fikri geldi oturdu ve bu yoğunluğun üzerine tuz biber oldu.. ama konu acaip keyifli olduğu için bu organizasyon için vakit harcamak adeta dinlenme saatlerim oldu çıktı..
önce bir hazirun listesi çıkartıldı, görüldükü 120 değil 320m2 lik bir evde ikamet ediliyor olması gerekli, bunun üzerine tabiki yeni ev değil mekan arayışı başladı, ilk çocuk ve ilk organizasyonun yarattığı pespembe bulutlar gayet hızlıcana kayıp oldu ve bu işin bir sektör olduğu ve değil kol, parmak verince tüm vücudun girdaba kapıldığı hızlıca anlaşıldı.. salonu veririz olur 1.000 lira kira alırız, herşeyi yaparız, ama salon iki saatliğine sizin e tamam indirim de yaptık sizin için 2.500 lira olur.???!!!! neyse kavga dövüş bir mekan bulundu, hem de tam hayal ettiğim gibi yiyeceği kendimin yapacağı, içecek ve mekan servisi verecek hem de evimize çok yakın e daha iyisi şamda kayısı diyerek mekan sahiplerinin nemrutluğu bir tarafa atılıp hazırlıklar başladı..
önce menü hazırlandı, allaha çok şükürkü yardımcım çok, annem, ablam, teyzem, ezelim hemen paylaştı menüyü.. ezel ben böreği ayarlarım dedi, annem elmalı pasta, helva benden dedi, e ablam tamam kısır, sandviç derken, teyzem de kurabiyeleri aldı,bizim grup şuruptan aysun abla dediki yaprak dolma benden, tuba dediki e ben de mantarlı börek yaparım, çiğdem de güzel poğaçasından yaptı mı.. aaaaa dedim e ben ne yapacağım?? neyse ben de organizasyonu ve üç beş parça bişileri üstlendim.. birşeyler yapmak isteyen eda ve semaya sen kendini getir talimatı, kek almak isteyen zeynepe de oğlunu ve kendini getir talimatı verildi.. organizasyonun devamına geçildi.. teknoloji danışmanı ezel teyzeden davetiye konusunda destek istenmesiyle güzel davetiyemizi hazırlaması bir oldu. buyrun bakın...
sonra diğer işlere geçildi, mekanın süslenmesi, Miranın nerede oturacağı, meslek seçimi tepsisinde neler olacağı, konuşan kurabiye siparişi, davetli çocuklara hediye etmek istediğimiz diş fırçaları derken baktık gün geldi çattı.. dün akşam teyzesi ve babası diş fırçalarını paketledi..
bugün ise hazırlıklar son haddinde, mamalar hızla hazırlanıyor.. ben de artık alışverişe çıkmalı ve yapılacak üç beş parçanın organizasyonuna geçmeliyim.. hadi bakalım şimdilik bu kadar, yarından sonra devamı...
önce bir hazirun listesi çıkartıldı, görüldükü 120 değil 320m2 lik bir evde ikamet ediliyor olması gerekli, bunun üzerine tabiki yeni ev değil mekan arayışı başladı, ilk çocuk ve ilk organizasyonun yarattığı pespembe bulutlar gayet hızlıcana kayıp oldu ve bu işin bir sektör olduğu ve değil kol, parmak verince tüm vücudun girdaba kapıldığı hızlıca anlaşıldı.. salonu veririz olur 1.000 lira kira alırız, herşeyi yaparız, ama salon iki saatliğine sizin e tamam indirim de yaptık sizin için 2.500 lira olur.???!!!! neyse kavga dövüş bir mekan bulundu, hem de tam hayal ettiğim gibi yiyeceği kendimin yapacağı, içecek ve mekan servisi verecek hem de evimize çok yakın e daha iyisi şamda kayısı diyerek mekan sahiplerinin nemrutluğu bir tarafa atılıp hazırlıklar başladı..
önce menü hazırlandı, allaha çok şükürkü yardımcım çok, annem, ablam, teyzem, ezelim hemen paylaştı menüyü.. ezel ben böreği ayarlarım dedi, annem elmalı pasta, helva benden dedi, e ablam tamam kısır, sandviç derken, teyzem de kurabiyeleri aldı,bizim grup şuruptan aysun abla dediki yaprak dolma benden, tuba dediki e ben de mantarlı börek yaparım, çiğdem de güzel poğaçasından yaptı mı.. aaaaa dedim e ben ne yapacağım?? neyse ben de organizasyonu ve üç beş parça bişileri üstlendim.. birşeyler yapmak isteyen eda ve semaya sen kendini getir talimatı, kek almak isteyen zeynepe de oğlunu ve kendini getir talimatı verildi.. organizasyonun devamına geçildi.. teknoloji danışmanı ezel teyzeden davetiye konusunda destek istenmesiyle güzel davetiyemizi hazırlaması bir oldu. buyrun bakın...
sonra diğer işlere geçildi, mekanın süslenmesi, Miranın nerede oturacağı, meslek seçimi tepsisinde neler olacağı, konuşan kurabiye siparişi, davetli çocuklara hediye etmek istediğimiz diş fırçaları derken baktık gün geldi çattı.. dün akşam teyzesi ve babası diş fırçalarını paketledi..
bugün ise hazırlıklar son haddinde, mamalar hızla hazırlanıyor.. ben de artık alışverişe çıkmalı ve yapılacak üç beş parçanın organizasyonuna geçmeliyim.. hadi bakalım şimdilik bu kadar, yarından sonra devamı...
10 Mart 2010 Çarşamba
üçüncü diş göründü...
ohhh beee.. nihayet.. kaç gündür mız mız mız olma nedenimiz sonunda ortaya çıktı.. namussuz diş nihayet patladı.. bir iki üçççç.... 3. dişimiz yine alt sıradan çıktı.. Mira'cığımı çok yordu bu diş mevzuu.. bugün beş sefer kaka yaparak rekor da kırdı..
dişler ne bulunursa onunla kaşındı.. ne el ne ayak affoldu.. oh çok şükür.. işte göründü.. kızım hergeçen gün daha keskin olma yolunda:)
9 Mart 2010 Salı
:(((
meleğimi sadece 10 dakika görebildim bu gece.. iki damla yağmur düştü diye sel olmuş trafik vardı yolda.. mühendislik branşında ocakdan şubata büyüyen zararın nedenini bulmak son yarım saate denk düştüğünden ve vakit haliyle yetmediğinden zaten gecikmeli çıktım yola..dur kalk dur kalk tampon tampona trafiğe bir de migros alışverişi eklenince eve gelmem sekizi buldu.. Miramın gözleri kapanıyordu geldiğimde hemmen en hızlısından bir banyo yaptık.. soyundu ya canlandı hemen, çığlıklar, alkışlar, gülücükler..üzerini giydirene kadar.. sonra yine kafası kalkmaz oldu, zaten memeyi alır almaz da daldı uykuya.. hesapta yarım saat kestirir demiştim ama anlaşıldı bugün uyku günü.. gündüz de bir uykusu 2,5 saat sürmüş.. şimdi de halen uyuyor yani şekerleme oldu mu sana gece uykusu.. e iyi dinleniyo falan da anneliğin realist mantığı da bir yere kadar.. özledim yaaaaa bebeğimi.. şimdi onunla oynamak için yarın akşamı beklemek:(( du bi odasına gidip azıcık koklayayım bari..
8 Mart 2010 Pazartesi
ne çabuk geçti bu 9 ay..
Bildim böyle olacağını, bugün bloga yazma işinin bu saatlere kalacağını çok iyi bildim ama birşey yapamadım.. sabah günün ilk ışıkları ile bloga koymak için fotoğraf çekeyim dedim hergün altı bilemedin yedi uyanan küçükhanım ben kapıdan neredeyse çıkacakkene kadar uyudu..işte şöyle...
yoğun bir hafta başı idi, gün boyu bol toplantılı geçti, neyseki öğlen yarım saatliğine de olsa gelip meleğimi doyurdum..öyle uykulu ve açtıki emmeye başlar başlamaz uyudu, işte böyle gözüküyordu öğlen eve geldiğimde..
akşam Mira niyedir bilmem biraz huysuzdu.. vızır vızır vızır yani..
babamız yolda lastiği patladığından çok geç gelebildi, biraz onu bekleyelim, biraz oynayalım, biraz kameraya çekelim derken uyku saati pek geçe kaldı, dolayısıyla annesinin bloga yazması da.. neyse uzun lafın kısası gelelim sadede... Miram bugün tam dokuz aylık oldu, birdi ikiydi üçdü..ay aman ne çabuk büyüdü derken işte dokuz ay bitti..Mira artık tam bir küçük insan, bazen sinirli, bazen inatçı, allah için bazen hemen kanan bir bebek.. istediğini yaptırmasını çok iyi bilen bir küçük insan.. bu ay kilomuz biraz boya gitti.. yüzümüze daha bir büyümüş anlam geldi.. işte şöyle...
ah bir de saçımız uzasa şöyle kız kız..
Mira'ya yemek yedirmekde biraz zorlanıyoruz, 6. ay biter bitmez başladığımız katı gıdalardan karışık sebze çorbasına artık hiç pas vermez oldu.. 8.ayda başladığımız kahvaltıyı bazen iyi bazen zor yiyor.. bir haftadır yumurta sarısı vermeye başladık, yumurtayı pek sevdi.. aslında yiyecekleri karışık sevmiyor.. tek tek karıştırmadan yemeyi seviyor.. herşeyi gibi bu da babası.. nerdeeee kek ile peyniri, reçel ile yoğurdu ve bunun gibi bintürlü alakasız şeyi afiyetle karıştıran annesi.. örneğin bugün eve pişen karnabahar yemeğini büyük bir afiyet ile mideye indirdi.. Şehnaz gözleri koskocaman açılmış..." iki çiçek yedi abla, daha versem daha yerdi.." diyor hayretler içinde.. ama aynı karnıbaharı mevsimden arkadaşı üç beş sebze ve kıyma ile çorba yapıp versen üşenmeyip dakikalarca ağzında tutup bir punduna getirip dışarı çıkartıyor.. valla öyle beceriyorki çıkardı diyemiyorsun, bir mizansen ile kurtuluyor ağzında tuttuğu yemekten ama hiç çaktırmadan.. anne sütü halen vazgeçilmezimiz.. annenin en vazgeçilmez aksesuarı halen medela sağma makinası.. evden işe, işden eve kırmızı samsonite makyaj çantası içinde..
bu ay doktor kontrolümüz yoktu, 10. ay gelin dedi raif bey, o nedenle boy kilo yazamıyorum ama dediğim gibi kilo biraz boya gitti gibi..
bu ay büyük araba koltuğuna geçtik, uzun araştırmalar sonucu Römer de karar kıldık.. koltuğunu karşısına astığımız kurbağa ayna ile zevkli hale getirmeye çalıştık ama oturmayı ve bağlanmayı pek sevdiğini söyleyemeyeceğim..
yine bu ay mama sandalyemiz kullanıma geçti.. Chicco aldık, şöyle birşey..
ama hiç sevmiyor oturmayı.. mümkün olduğu kadar akşam yemeklerinde sehpasını çıkartıp masaya yaklaştırıyoruz, bazen su içerek bazen yoğurt bazen süzgecinden meyve yiyerek bize eşlik ediyor..
halen iki dişimiz var, halen diş buğdayı organizasyonu için çalışıyorum, allahın izni ile 32.si çıkmadan evvel yapacağım.. son ayın en sevgili hareketi sevinç içinde alkışlamak..ve canı isteyince hafiften tel sarmak.. son günlerde ayağa kalkma çabaları var, yatağında bir taraftan bir tarafa kendini çekiştire çekiştire gidiyor, ama halen emekleme çabamız yok.. yere koyup ulaşabileceği bir uzaklığa sevdiği bir oyuncağı koyup deniyoruz ama tembel hanım işve ve cilveli bakışlarla çığlıklar atıp oyuncağı istiyor ama popişi yerden kaldırmıyor, diyelimki kanmadınız basıyor yaygarayı.. bizim Konya da bir laf vardır.." makinalı vidalı " denir.. bizim kız da aynen öyle ilgi çekecek ya bir ağlama yan gözle keserek ama, aynen " hüüüüüüüü " modeli gözde yaşdan eser yok.. velhasıl işini biliyor bizim kız..
neyse valla gecenin bu vakti ancak bu kadar bu güne, bu aya dair.. son ayın birkaç eğlenceli gününü halen yazamadım bloga, annenin ve babanın işine gittiği günler mesela.. ilk fırsatta yazacağım.. bugünlük bu kadar..
yoğun bir hafta başı idi, gün boyu bol toplantılı geçti, neyseki öğlen yarım saatliğine de olsa gelip meleğimi doyurdum..öyle uykulu ve açtıki emmeye başlar başlamaz uyudu, işte böyle gözüküyordu öğlen eve geldiğimde..
akşam Mira niyedir bilmem biraz huysuzdu.. vızır vızır vızır yani..
babamız yolda lastiği patladığından çok geç gelebildi, biraz onu bekleyelim, biraz oynayalım, biraz kameraya çekelim derken uyku saati pek geçe kaldı, dolayısıyla annesinin bloga yazması da.. neyse uzun lafın kısası gelelim sadede... Miram bugün tam dokuz aylık oldu, birdi ikiydi üçdü..ay aman ne çabuk büyüdü derken işte dokuz ay bitti..Mira artık tam bir küçük insan, bazen sinirli, bazen inatçı, allah için bazen hemen kanan bir bebek.. istediğini yaptırmasını çok iyi bilen bir küçük insan.. bu ay kilomuz biraz boya gitti.. yüzümüze daha bir büyümüş anlam geldi.. işte şöyle...
ah bir de saçımız uzasa şöyle kız kız..
Mira'ya yemek yedirmekde biraz zorlanıyoruz, 6. ay biter bitmez başladığımız katı gıdalardan karışık sebze çorbasına artık hiç pas vermez oldu.. 8.ayda başladığımız kahvaltıyı bazen iyi bazen zor yiyor.. bir haftadır yumurta sarısı vermeye başladık, yumurtayı pek sevdi.. aslında yiyecekleri karışık sevmiyor.. tek tek karıştırmadan yemeyi seviyor.. herşeyi gibi bu da babası.. nerdeeee kek ile peyniri, reçel ile yoğurdu ve bunun gibi bintürlü alakasız şeyi afiyetle karıştıran annesi.. örneğin bugün eve pişen karnabahar yemeğini büyük bir afiyet ile mideye indirdi.. Şehnaz gözleri koskocaman açılmış..." iki çiçek yedi abla, daha versem daha yerdi.." diyor hayretler içinde.. ama aynı karnıbaharı mevsimden arkadaşı üç beş sebze ve kıyma ile çorba yapıp versen üşenmeyip dakikalarca ağzında tutup bir punduna getirip dışarı çıkartıyor.. valla öyle beceriyorki çıkardı diyemiyorsun, bir mizansen ile kurtuluyor ağzında tuttuğu yemekten ama hiç çaktırmadan.. anne sütü halen vazgeçilmezimiz.. annenin en vazgeçilmez aksesuarı halen medela sağma makinası.. evden işe, işden eve kırmızı samsonite makyaj çantası içinde..
bu ay doktor kontrolümüz yoktu, 10. ay gelin dedi raif bey, o nedenle boy kilo yazamıyorum ama dediğim gibi kilo biraz boya gitti gibi..
bu ay büyük araba koltuğuna geçtik, uzun araştırmalar sonucu Römer de karar kıldık.. koltuğunu karşısına astığımız kurbağa ayna ile zevkli hale getirmeye çalıştık ama oturmayı ve bağlanmayı pek sevdiğini söyleyemeyeceğim..
yine bu ay mama sandalyemiz kullanıma geçti.. Chicco aldık, şöyle birşey..
ama hiç sevmiyor oturmayı.. mümkün olduğu kadar akşam yemeklerinde sehpasını çıkartıp masaya yaklaştırıyoruz, bazen su içerek bazen yoğurt bazen süzgecinden meyve yiyerek bize eşlik ediyor..
halen iki dişimiz var, halen diş buğdayı organizasyonu için çalışıyorum, allahın izni ile 32.si çıkmadan evvel yapacağım.. son ayın en sevgili hareketi sevinç içinde alkışlamak..ve canı isteyince hafiften tel sarmak.. son günlerde ayağa kalkma çabaları var, yatağında bir taraftan bir tarafa kendini çekiştire çekiştire gidiyor, ama halen emekleme çabamız yok.. yere koyup ulaşabileceği bir uzaklığa sevdiği bir oyuncağı koyup deniyoruz ama tembel hanım işve ve cilveli bakışlarla çığlıklar atıp oyuncağı istiyor ama popişi yerden kaldırmıyor, diyelimki kanmadınız basıyor yaygarayı.. bizim Konya da bir laf vardır.." makinalı vidalı " denir.. bizim kız da aynen öyle ilgi çekecek ya bir ağlama yan gözle keserek ama, aynen " hüüüüüüüü " modeli gözde yaşdan eser yok.. velhasıl işini biliyor bizim kız..
neyse valla gecenin bu vakti ancak bu kadar bu güne, bu aya dair.. son ayın birkaç eğlenceli gününü halen yazamadım bloga, annenin ve babanın işine gittiği günler mesela.. ilk fırsatta yazacağım.. bugünlük bu kadar..
4 Mart 2010 Perşembe
in midir cin midir? nedir bu Nurturia..
Nurturia ile Miranın bahçesini gezerken tanıştım, ziyadesiyle dikkatsiz bir kişilik olarak çoook sonraları dikkatimi çekti sayfadaki sarı, pembe uçan balon.. günün birinde bu nedir ki dedim.. girdim, okudum, sonra üye oldum.. soru sordum, soru cevapladım.. şunun şurasında kaç günlük üyeyim ama son iki ayın en ciddi iki alışverişlerinde yolumu bu sayfaları okuyarak çizdim.. Kitubi yapmış hem de çok iyi yapmış..ellerine sağlık..
nedir bu Nurturia derseniz buyrun bakalım...
Nurturia Nedir?
“Nurturia ile çocuğunu daha kolay büyüt”
Bebek bekleyen ve küçük çocuklu ailelerin çocuklarının günlük hikayelerini, gelişimlerini sevdikleri ile paylaşabildikleri, aynı zamanda diğer anne-babalar ile tecrübe paylaşarak yardımlaşabildikleri sosyal platform Nurturia.
Nurturia’da Neler Yapabilirsiniz?
Kendiniz için bir hesap açabilir, çocuklu arkadaşlarınızı ekleyebilirsiniz, yeni arkadaşlar bulabilirsiniz.
Kendi hesabınızın altında çocuklarınız için ayrı birer hesap oluşturabilirsiniz. Çocuklarınızın günlük maceralarını buradan paylaşabilirsiniz.
Çocuğunuzun anı defterini güncelleyerek hem anılarını hem paylaşırken, hem de gelecek için kayıt altına alabilirsiniz. İlkleri, dedikleri, yaptıkları, büyümesi…
Çocuklarınızın hesaplarını eşinizle birlikte güncelleyebilirsiniz.
Çocuk büyütmekle ilgili her türlü sorunuzu sorabilir, soru yanıtlayarak tecrübelerinizi paylaşabilirsiniz.
Gruplar kurabilir, varolan gruplara üye olabilirsiniz.
Hamilelikten itibaren
Hamileyseniz de üye olarak hamileliliğinizin nasıl geçtiğini, günlük heyecanlarınızı, sıkıntılarınızı paylaşabilirsiniz.
Henüz doğmamış çocuğunuz için profil sayfası açıp, anı defterini oluşturmaya başlayabilirsiniz. İlk tekmeleri, cinsiyetinin öğrenilişi, isim seçimi…
Tecrübeli anne-babalara hamilelik ve çocuk bakımı ile ilgili sorular sorabilirsiniz. Gruplara üye olabilir ya da kendi grubunu kurabilirsiniz.
Nasıl Üye Olabilirim?
Üyelik ücretsiz. www.nurturia.com.tr adresinden 1 dakikada üye olabilirsiniz. Kayıt olduktan e-posta adresinizi onaylamayı unutmayın.
Nurturia Tanıtım Turu Adresi: http://www.nurturia.com.tr/account/tour
Nurturia Ne demek?
Nurturia, İngilizce’de iyi bakmak, büyütmek anlamındaki “Nurture” kelimesinden geliyor. Yurt dışına açılma planlarından dolayı ingilizce kökenli bir isim seçilmiş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)