24 Nisan 2010 Cumartesi

gymboree'de ilk ders..


bugün sabah gymboree de deneme dersi randevumuz vardı..sabah 08.00 itibariyle kalktık..09.15 de gymdeydik, 09.30 da başladı dersimiz.. diğer arkadaşlarımız hep Mira'dan büyük çocuklardı ve emekliyor veya yürüyorlardı, ama olsun Mira yine de çok neşeliydi..güldü, el çırptı, emeklemeye çalıştı, bireysel oyunlarda olmasa da toplu oyunlarda gayet iyiydi, zıpladı, uçurtma açtı, el çırptı, oynadı, marakas çaldı..

45 dakika hızla geçti, neticede biraz kararsız olarak ayrıldık dersten..
bu dersleri almak için biraz büyümesini beklesek daha mı iyi olurdu acaba, daha mobil olması sanki oyunları daha eğlenceli hale getiriyordu, şimdi başlasak, önümüz yaz, 12 dersi bitirebilir miydik? çünkü haftasonları sadece tek ders yapılıyordu.. hafta içi derse gitmesi için bir düzen kurabilir miydik? bir sürü soru ile ayrıldık ve halen karar veremedik??..

23 Nisan 2010 Cuma

bugün 23 nisan, neşe doluyor insan...

Mira'nın ilk 23 nisan çocuk bayramı.. yaza merhaba ötesi hoşgeldin diyen bir hava..pırıl pırıl sımsıcak insanın içini kıpır kıpır yapan bir güneş..program 11.30 da caddebostan migros arkasından başlayacak nurturia 23 nisan yürüyüşüne katılmak.. Mira'cığım sanırım bayram sevinci:) ile 7 itibariyle uyandı..sabah hazırlıkları, kahvaltı, sabah şekerleme uykusu derken yola çıkışımız neredeyse 11.30 du ama istanbul boşaldı dedirten bir köprü trafiği ile saatinden 15 dakika sonra başlangıç noktasındaydık.. grup yürüyüşe başlamıştı biz de hiç vakit kaybetmeden ekibe eklendik..bayraklar, balonlar eşliğinde başladık yürümeye..
nurturia' yı pek bilmeyen kalmadı ama detay isteyen varsa buyrun..

Miracım haliyle olayın pek farkında değildi ama balonlar, yürüyen ufak arkadaşları ilgisini çekmeyi başardı, ama ne yazıkki arabasında kalmayı kesinlikle red ederek babasının kollarından ayrılmadı..
hatta arabasına koymak istediğimde bana küsen küçük cadıyı kucağıma almam dahi hızlı barışı sağlayamadı..

yürüyüşün ilerleyen bölümünde ekip yeşilliklere dağılınca biz de hemen kıyıdaki salaş tekne barınağından bozma çay bahçesine ilerledik, biz susamıştık, Mira meyvesini yemeliydi, işte orada otururken biraz barış sağlandı gibi aramızda..

biraz soluklanıp, birşeyler içtikten sonra yine nurturia ekibi ile beraber bu sefer babasına kanguru ile yapışık olarak yola çıkıp arabamıza geri döndük.. yolda balon ile oynamayı, biraz güneşlenmeyi ve az sonra yola devam edilip gidilecek bugünün ikinci durağı Sapanca için enerji depolamayı ihmal etmedik..

8 Nisan 2010 Perşembe

bebeğim artık 10 aylık..


on ayımıza dört adet pirinç tanesi diş ile girdik.. 9,900 kg ve 73 cm ile ayının iki ay ilerisinde ama boy ve kilosu uyumlu.. hergün bile bir öncekinden farklılaşıyor, tam emeklemese de bir yerde bırakıp bir başka yerde bulabiliyoruz, tel de sarıyor, el de sallıyor, alkış da yapıyor, yüzüne ellerini sürüp amin de diyor..yadırgama hali devam, eğlenceli, dişi onu üzmedikçe mutlu bir bebek Mira, şehnazı uğurladık, nadireye yavaş yavaş alışıyor.. yumurtayı çok seviyor ama alerji yapıyor, portakalı çok seviyor, bazen alerji yapıyor, olmayan azı dişleri ile köfteyi, balığı ezip ezip lüpletiyor..artık bizimle aynı yemekleri yiyor, tazeliğine ve yağına, baharatına bakarak yediklerimizden yediriyoruz..geceleri hep bizimle uyuyor, bebeğimin hiç suçu yok bu konuda, gün boyu onu öyle çok özlüyorumki, bayılıyorum kucak kucağa yatmaya..

4 Nisan 2010 Pazar

güle güle şehnaz:(

keyifsiziz iki gündür..cuma çalışmak zorunda kaldım, minik bebeğim ile beraber olacağım cumartesi gününü iple çektim, akşamdan sabah güneş olsun duası ile uyuduk sabah çok mutlu uyandık, hadi kalkın deyip herkesi kaldırdım, annem de bizdeydi, kahvaltıyı emirgan lale bahçesinde yapacaktık..termuslar, piknik örtüsü tabak, bardak derken işte çantamız hazırdı, sonra babamızı da kandırdık bizimle gelmeye işe oradan gidersin dedik, herkes giyindi, miranın montunu giydirip babası ile aşağıya arabaya yollayacakken şehnazın cep telefonu çaldı.. mutfaktan gelen sesi ağlama ile karışık haykırmaya dönünce koşarak yanına gittik, evinden kötü haber vardı.. küçük oğlu ve annesi bir trafik kazası geçirdiği için hastanede yatıyordu, annesi ameliyat olmuştu iyiydi ama oğlunun omuriliğinde kırık vardı, şok olduk, minik miramın sesi kesildi, biz şehnazı su verip sakinleştirirken daha sakin bir konuşma yapması ve herşeyi öğrenmesi için kızkardeşini arattık.. doktorla konuş, nişanlını ara derken biraz sakinleştik..evet aldığımız haberler çok iyi değildi ama ilk anın şoku geçince biraz daha aklıselim davranmaya başladık.. oğlu 14 nisanda ameliyat olacaktı, kalçada kırık yoktu ama omurilik tehlikeli bir nokta idi, başka şehirdeki doktor ameliyatta ya anne ya baba onay vermeli dediği için şehnaz doktorla konuşmak istedi, telini öğrenmek için not bıraktı..
geçen 1 saatin sonunda şehnazın biraz sakinleşmeye ve dört duvar arasından çıkmaya ihtiyacı vardı.. onu alıp parka gittik, tüm istanbul emirganda toplandığı için gezmemi işkencemi belli olmayan bir iki saatin sonunda geri döndük.. lale bahçesi muhteşem olmuş, çiçekler yeşil harika, mira nın çok hoşuna gitti, arabasında yarı uyukladı, yarı etrafı seyretti.. şehnaz onu alıp turladı biraz kafasını boşalttı, biz de annemle çay içip laleleri seyrettik, ağızları bıçak açmıyordu ama hayat da devam ediyordu..

sonra şehnazı iyi haberler alabilmek umudu ile izne yolladık..
akşam gelen haberler pek iyi değildi, ameliyatta mutlaka olması gerekiyordu, iki ay sonra bir kez daha ameliyat yapılacak ve bu ameliyata kadar küçük abdülbasit sert zeminde yatacaktı.. şehnaz uçak biletini bile ayarlamıştı..
küçük abdülbasit için üzüntümüz, şehnaz gidince biz ne yapacağız üzüntüsüne eklendi.. akşam sadece biraz havamız dağılsın diye birkaç arkadaşımız ile buluştuk, masada tek konu şehnaz ve abdülbasitti.
gece mira ve emir uyudu da ben çok sıkıntılı o yandan bu yana bir gece geçirdim.. sabah güneşi görünce hadi dışarı çıkalım dedik, bu sırada şehnaz dan haber aldıkki yoldaymış ve eve erken geliyormuş..onu bekledik, tüm itirazlarına rağmen evde kalıp dört duvar arasında sıkılmanın kimseye ve özellikle önümüzdeki günlerde morale ihtiyacı olacak şehnaza hiç gerekmediği konusunda ikna ettik onu ve çıktık yola..
mira yolda çeşitli şaklabanlıklar ile şehnazı biraz güldürmeyi başardı..
kemerburgazdan girip belgrad ormanlarından çıktık.. atatürk arboretumunu keşfettik.. bilenler vardır ama ben ilk kez duydum varlığını, muhteşem bir yer ama bu sözlerim içeri giremeden kapıdan gördüklerimle, bir de içeri girebilseydik ne derdik bilemiyorum.. en kısa sürede içeride gezebileceğimiz bir program yapacağız haftaiçi.. haftaiçi herkes girebilirken haftasonu sadece üyeler ve personel girebiliyormuş.. üye olmak için bir form doldurup senelik aidat ödemek gerekiyormuş..herkese tavsiye edilir, ister haftaiçi gidip gezin ister bütçenize uygun ise aidat ödeyin, bu tarz organizasyonlar için bizler harcama yapmazsak kimden bekleyeceğiz.. sanırım 350 tl kadar yıllık aidat ödeniyormuş, detaylı araştıracağım, kapıdaki pek de bilgili olmayan görevliden ancak bu kadar bilgi alabildik..
sonra ver elini belgrad ormanı, kısa bir yürüyüş yapalım, kurbağaların sesini dinleyelim, çiçeklere böceklere bakalım, fotoğraf çekelim, üstüne de birşeyler yiyelim derken acaip güzel temiz hava alıp güneşde gevredik..

bugün hepimize çok iyi geldi, şehnaz dönerken çok daha iyi ve umutlu idi..çok iyi geldi abla diyerek geldi..
evet şehnaz buraya kadarmış, sana beraber geçirdiğimiz 7 ay için teşekkür ediyoruz, hadi bakalım abdülbasit çabucak iyileş ve yine koşmaya başla, hepimiz yanındayız..güle güle şehnaz, kimbilir belki günün birinde yine kesişir yolumuz, şimdi sağlıktan sonra ikinci dileğimiz karşımıza mirayı senin gibi kendi çocuğu gibi sevecek yeni bir abla bulmakda.. güle güle git..