14 Mayıs 2011 Cumartesi

Koç Üniversitesi'nde yürütülen bir araştırmaya katıldık

Mira'nın ilk arkadaşlarından:) Melis'in annesi sevgili Zeynep aracılığıyla Koç Üniversitesinde yapılmakta olan bir çalışmayı öğrenmiştik, özet olarak duyuru şöyleydi;

" Çocuklarınızın dil gelişimi ile akılda tutma becerilerinin nasıl geliştiğini merak ediyor musunuz?
Koç Üniversitesi'nin 20-36 aylık çocuğu olan ailelerle yürüttüğü araştırma birçok ebeveynin merak ettiği bu sorunun cevabını arıyor.
Çocuğunuzun dil gelişimine dair uzman görüş de alabileceğiniz bu çalışma hakkında daha detaylı bilgi için ekte yer alan dökümanı inceleyebilirsiniz. "

hemen formu doldurduk ve gönderdik, bu arada konu araştırmanın kontakt kişisi Elda Asael Feldman ile bir de telefon görüşmesi yaptık ancak çok yoğun talep aldıklarını, genelde taleplerin haftasonunda yoğunlaştığını öğrendik, sonrasında uzun süre haber çıkmadı açıkcası ben gerek yaş dönemimiz gerekse yoğun başvuru nedeniyle bize dönüş yapılmayacağını düşünürken 1 nisan cuma günü takip eden cumartesi için teklif aldık, hatta ne şans Melisciğim için de aynı güne randevu verilmiş, böylecene 2 nisanda, sisli kapalı bir cumartesi sabahı sabahın körü yakıştırmasını hakeden bir saatte yola düştük ve Koç Üniversitesine ulaştık.


Mira'yı koridorlarda koşmaktan güçlükle alıkoyup bize bildirilen salona ulaştık,


Mira öncelikle Elda ile bir oyun oynadı, önce Elda'nın gösterdiği ve Mira'dan tekrarlamasını istediği oyun iki adet ile başlayıp beş adede ulaşan ve bir tutarlılığı olmayan oyuncak grubunu iki fanusa aynı Elda'nın ayırdığı gruplamada ayırarak atması idi, Mira 5 oyuncağa kadar gayet başarılı olarak ayırdı oyuncakları, ben oyuna başlamadan hiç karışmamam gerektiği konusunda uyarıldığım için " hadi Mira'cım ..işte oldu Mira'cım " şeklinde cızırdamamaya özen gösterdim ve sadece onay alkışlarına şiddetle eşlik ettim, Mira her oyun sonunda " bidaaa.. bidaa.. " şeklinde Elda'yı coşturadursun neticede 22 aylık Mira 30-33 aya yakın bir seviye gösterdi, tamam Harvarda kabul edilmedi ama sevindik doğrusu.. Aslında bence neden Mira'nın hep dikkatimizi çeken sabırlı bir karakterinin olması idi..

sonra Elda bazı kelimeler söyleyip tekrarlamasını istedi ancak dilli düdük Mira bu noktada gözlerini mahzun mahzun açıp uzun uzun Elda'ya bakınca ve henüz "baba da" tökezleyince:) Elda o oyunu kesdi ve diğer bölüme geçmemizi önerdi, Burada ise ben Mira'nın neyi nasıl söylediğine ilişkin bir form doldururken Mira Elda ile puzzle oynadı, büyük küçük ayırdı, burada da Elda'nın onayını aldı minik kuzu çünkü evde ençok oynadığımız oyuncak türü puzzle ve yaşından beklenmeyecek bir beceri ile puzzle oynuyor Mira.. neticede dikkat, algı, küçük motor gibi gelişim noktalarında sınıfı başarı ile geçip konuşma konusunda yaşına eş değer bir başarı gösteren Mira ile Üniversite'den ayrıldık.

Bu arada Elsa ile vedalaşırken Mira'nın adına hazırlanmış teşekkürlü masal kitabını almayı ihmal etmedi Mira'cığım ve arabaya binince de direkt uyudu:)

8 Mayıs 2011 Pazar

İyi ki Anneyim..

Düşündüm de güzel yeğenlerim doğduğundan bu yana yani Müge'nin doğduğu 1991 yılından bu yana ben de hediyeli, çiçekli, kartlı, ziyaretli bir yarı anneydim.. 2009 da tam anne olana kadar..dünya kibarı ablam ne kutlamamı ne hediyemi hiç eksik etmedi, iki dünya güzeli Müge ve Mine daha kendi başlarına zor yürürken de verdiler hediyemi keza bugün de.. o nedenle anneler gününü şunun surasında iki yıldır kutluyor hiç değilim, asla gün takıntılı da değilim, bazı anlarda tüketim çılgınlığını destekliyor olduğunu düşünmekle beraber biraraya gelmek için, düşünmek ve düşünülmek için bir neden olmasına ise hiç itirazım olmadı..o nedenle günün anneler günü olmasını birtarafa bırakıp anneyim deyince düşündürdüklerine gelelim, bilen bilir biz Mira'yı biraz bekledik, hiç umudumuzu kaybetmeden, aradabir gömülsek de çok kararmadan birgün geleceğini bilerek bekledik.. Pek çok ilk var aklımda, kalbinin atışını ilk duyuşumuz, şimdilerde korkup göğsüme yaslandığı heran tekrar tekrar düşündüğüm, karnımdan ilk görüntüsü, şimdi o minicik kalkık buruna baktığımda hatırladığım, ilk kucağıma verdiklerinde ıslak mı, yapışık mı diye hafif çekinerek yanağını yanağıma yaslayıp o güzel koku ile ağladığım, hergün defalarca defalarca öptüğüm o yumuşak yanaklar, bunun gibi daha bir dolu güzellik..
Biliyorum ki annelik büyüdükce bedenen daha kolaylaşan ama fikren zorlaşan bir süreç, anneme bakıyorum da bir tek evladın yaşı yok, ne yaşda olursan ol anne hep koruyup kollamak ister.. bazı akşamlar eve geldiğimde Mira beni hiç bırakmak istemiyor, meme emiyor, kucağımda oturmak, oynamak istiyor, annem başlıyor Mira bırak da annen yemek yesin diye.. duramayıp devam ediyor " o da benim çocuğum " diye..
güzel çok güzel duygular bunlar, anlatılması zor, Allah isteyen, bizim beklediğimiz gibi bekleyen herkese versin.. hepimizin " Anneler Günü" kutlu olsun, dileyen herkesin olsun..