28 Aralık 2012 Cuma
2013 Yılbaşı partisi..
Seneler geçiyor, kızım büyüyor.. bu senenin yeni yıl partisi de bugün yapıldı.. şirin mi şirin kılığı ile Mira çok tatlıydı.. umarım 2013 de Mira kadar güzel olur..
24 Aralık 2012 Pazartesi
Unutmayalım diye..
Miranın daha küçük ve kısmen biraz daha güncel konuşmalarından bir demet;
anneeee geldik miyiz? - anne geldik mi?
annee yazlına gidelim. - anne yazlığa gidelim
oldu mu mira'cım? - hayıy anne oldu değil..
baba benimle uyar mısın? - baba benimle uyur musun?
yeni bakıcısına sesleniyor. kızın adı olya.. heeyyy cooorcc..cooorrcc.. şaşkın suratları görünce kafası karışıyor? ben ne dicektim sana??
renkleri sayıyor.. tuyuncu..kıymızı.. kapperengi.. açık mavi.. kapalı mavi.. yeşil..sarı..
acaağbağ bu nedir?
teyzesi ile saklambaç oynuyor... teyziiii neydeşiiinn???
anne sen neden eve gelmeyi unutuyorsun? ... yoğun bir çalışma döneminde eve gittiğimde ve evden çıktığımda hep uyuyor olduğundan beni göremeyince gün içinde telefon ile bana hesap soruyor.. ve ekliyor
anne sen eve gelmeyince ben üzgünüyorum..
anne panço kabanın düğmelerini ilikleme stresine karışan arkadaki arabaları bekletiyorum hem de çok soğuk üşümesin stresinde iken düğme elinden üç kere kayınca derin bir nefes veriyor Mira'dan cevap ; anne ben uslu bir çocuk gibi hiç hareket etmeden duruyorum ama sen yapamıyorsun..
benim teyzeme telefonda nasıl hastalandığını anlatıyor; apper teyze ben yarın kusmuştum.. annnem vitamin verdi..
kimka .... Mira'ca penguen demek..
seyahat öncesi bayram çikolata alışverişi sırasında kendisine para çikolata seçiyor, araba koltuğuna kurulup yemeye başlıyor, az sonra ben sert bir fren yapınca çikolata kutusu elinden kayıp dökülüyor; Mira'dan konuya getirilen yorum: Anne sen arabaları hızlı kullandığın için düştü bu, sonra bana arabamı kirlettin deme sakın!!!
bu konuşmadan az sonra kucağında kalan üç beş çikolatayı açmaya uğraşıp sıkılan Mira'dan ikinci yorum; Anne bırak şu arabayı kullanmayı, şu çikolataları aç, parmaklarımın ucu yoruldu...
Mira öksürüyor.. yaptığım ballı ıhlamuru, benim çay içmeme özenip o da çay içmek istediği ben de sınırlı çay içirdiğim için gelişen sempatisini kullanarak içirmeye çalışıyorum.. Mira'cım bak sana tatlı çay yaptım, hadi gel iç.. Mira'dan ilk yudumdan sonra gelen cevap.. Anne bunun tüyleri var, biliyorsun değil mi?
Babasını sevdiğine karar verdiğinin açıklaması; Baba ben seni artık seviyorum, eskiden sadece annemi seviyodum artık seni de seviyorum.... ??!!! ne tesadüfki babası onunla saklambaç ve yatakta zıplama oynadıktan sonra bu karar şekillenmiş:))
Mira'dan teyzesine ilanı aşk; ben teyzemi çok seviyorum, o çok eğlenceli, hem de bana güzel şeyler alıyor, pijama, bebek, süpriss yumurta, eevvv:))
anne gülüsleee... anne hadi gülüslee.. - Mira fotoğraf çekiyor ve gülümsememi istiyor..
anneeee geldik miyiz? - anne geldik mi?
annee yazlına gidelim. - anne yazlığa gidelim
oldu mu mira'cım? - hayıy anne oldu değil..
baba benimle uyar mısın? - baba benimle uyur musun?
yeni bakıcısına sesleniyor. kızın adı olya.. heeyyy cooorcc..cooorrcc.. şaşkın suratları görünce kafası karışıyor? ben ne dicektim sana??
renkleri sayıyor.. tuyuncu..kıymızı.. kapperengi.. açık mavi.. kapalı mavi.. yeşil..sarı..
acaağbağ bu nedir?
teyzesi ile saklambaç oynuyor... teyziiii neydeşiiinn???
anne sen neden eve gelmeyi unutuyorsun? ... yoğun bir çalışma döneminde eve gittiğimde ve evden çıktığımda hep uyuyor olduğundan beni göremeyince gün içinde telefon ile bana hesap soruyor.. ve ekliyor
anne sen eve gelmeyince ben üzgünüyorum..
anne panço kabanın düğmelerini ilikleme stresine karışan arkadaki arabaları bekletiyorum hem de çok soğuk üşümesin stresinde iken düğme elinden üç kere kayınca derin bir nefes veriyor Mira'dan cevap ; anne ben uslu bir çocuk gibi hiç hareket etmeden duruyorum ama sen yapamıyorsun..
benim teyzeme telefonda nasıl hastalandığını anlatıyor; apper teyze ben yarın kusmuştum.. annnem vitamin verdi..
kimka .... Mira'ca penguen demek..
seyahat öncesi bayram çikolata alışverişi sırasında kendisine para çikolata seçiyor, araba koltuğuna kurulup yemeye başlıyor, az sonra ben sert bir fren yapınca çikolata kutusu elinden kayıp dökülüyor; Mira'dan konuya getirilen yorum: Anne sen arabaları hızlı kullandığın için düştü bu, sonra bana arabamı kirlettin deme sakın!!!
bu konuşmadan az sonra kucağında kalan üç beş çikolatayı açmaya uğraşıp sıkılan Mira'dan ikinci yorum; Anne bırak şu arabayı kullanmayı, şu çikolataları aç, parmaklarımın ucu yoruldu...
Mira öksürüyor.. yaptığım ballı ıhlamuru, benim çay içmeme özenip o da çay içmek istediği ben de sınırlı çay içirdiğim için gelişen sempatisini kullanarak içirmeye çalışıyorum.. Mira'cım bak sana tatlı çay yaptım, hadi gel iç.. Mira'dan ilk yudumdan sonra gelen cevap.. Anne bunun tüyleri var, biliyorsun değil mi?
Babasını sevdiğine karar verdiğinin açıklaması; Baba ben seni artık seviyorum, eskiden sadece annemi seviyodum artık seni de seviyorum.... ??!!! ne tesadüfki babası onunla saklambaç ve yatakta zıplama oynadıktan sonra bu karar şekillenmiş:))
Mira'dan teyzesine ilanı aşk; ben teyzemi çok seviyorum, o çok eğlenceli, hem de bana güzel şeyler alıyor, pijama, bebek, süpriss yumurta, eevvv:))
anne gülüsleee... anne hadi gülüslee.. - Mira fotoğraf çekiyor ve gülümsememi istiyor..
18 Aralık 2012 Salı
hoşuma gitti..
Pasaportunu saymazsak ilk resimli kimlik kartını aldık Mira'nın.. pasaport için dili gözükmesin, dişi gözükmesin, az gülsün, çok ciddi olsun vs uyarıları ile çekilen resmi ne yapacağını şaşırmış 1,5 yaşında bir Mira'cığı yansıtadursun, en son derste jimnastik hocasının verdiği kimlik kartı pek sevindirdi Mira'yı.. benimde edi büdü ile kolkola Mira görseli hoşuma gitti, kayıtlarda kalsın istedim:)))
17 Aralık 2012 Pazartesi
İlk portfolyo sunumu..
Mira'nın ilk portfolyo sunumu vardı.. ne menem bi şey bu portfolyo sunumu diye bekleyip durduk.. sadece anne ve baba davetliydi, sunumu kuzucuk yapacaktı.. hem türkçe hem ingilizce iki etap halinde yapılacaktı.. bildiklerimiz bunlarla sınırlı idi.. randevu saatinde okuldaydık, 15.12.2012 saatler 11.30 u gösterirken..
sırasını beklerken okul müdürü ve eğitim direktörü bekleyen çocuklara kitap okudular.. bizimkiler ve bizler hafiften gevşedik.. ay aman ben uyuyacağım şimdi derken:) sıramız geldi, sınıfa girdik.. Mira'nın dönem başından bu yana yaptıklarından bir grupdu bizim için hazırlanan, resimler, şekiller, objeler, ne çizdim, ne yazdım, ne gözüküyor ama aslında ne şeklinde:) Mira bizlerin varlığından biraz utanmış gibi davrandı, pek anlatmaya istekli davranmadı, sınıf öğretmenleri türkçe ve ingilizce sunumlarda kendisini biraz bilgi vermeye zorlayadursunlar bizimki konuyu üç beş kelime ile geçiştirdi.. sık sık eline bir etkinlik alıp ardına saklanmaya çalıştı.. evdeki dilli düdük oldu bir dut yemiş bülbül:) neyse fazla üstelemedik, resimlerini, kil uçağını, makarna kolyesini ve dahi pek çok şirinliği koyduk çantamıza çıktık okuldan.. Mira ile geçen heran gibi çok keyifliydi.. minik kuzum benim:))
sırasını beklerken okul müdürü ve eğitim direktörü bekleyen çocuklara kitap okudular.. bizimkiler ve bizler hafiften gevşedik.. ay aman ben uyuyacağım şimdi derken:) sıramız geldi, sınıfa girdik.. Mira'nın dönem başından bu yana yaptıklarından bir grupdu bizim için hazırlanan, resimler, şekiller, objeler, ne çizdim, ne yazdım, ne gözüküyor ama aslında ne şeklinde:) Mira bizlerin varlığından biraz utanmış gibi davrandı, pek anlatmaya istekli davranmadı, sınıf öğretmenleri türkçe ve ingilizce sunumlarda kendisini biraz bilgi vermeye zorlayadursunlar bizimki konuyu üç beş kelime ile geçiştirdi.. sık sık eline bir etkinlik alıp ardına saklanmaya çalıştı.. evdeki dilli düdük oldu bir dut yemiş bülbül:) neyse fazla üstelemedik, resimlerini, kil uçağını, makarna kolyesini ve dahi pek çok şirinliği koyduk çantamıza çıktık okuldan.. Mira ile geçen heran gibi çok keyifliydi.. minik kuzum benim:))
13 Aralık 2012 Perşembe
Etme bulma dünyası:))
Bilen bilir ağustosböceği gibi gezip, geç evlenip, ağustosböcekliğine devam edip geç doğurup geç çocuk sahibi olan bir çift olarak en temel iki özelliğimiz çocuklarının faaliyetleri peşinde koşan arkadaşlarımız ile dalga geçmek ve ikincisi ise birbirimize birebir uyan yabaniliğimiz idi..
ikinci özellik ile başlayayım, yıllar boyu gittiğimiz tatillerden, Club Med gibi, insanları biraraya getirmeye, sohbete, arkadaşlığa zorlayan pek çok lokasyon da dahil olmak üzere sıfır iletişim, sıfır muhabbet ile dönen bir çift olarak bu soğuk kalemiz Mira ile yıkıldı.. artık tatil, seyahat, sosyalleşme vaadeden her ortamdan muhtelif iletişimler ile döner olduk ve çocuğun nasıl bir iletişim aracı olduğuna inanamaz haldeyiz.. şikayetçimiyiz? hayır, değiliz.. yaş gereği de olabilir doğrusu iyi geldi..
ilk özelliğimize gelince bizim çocuksuz, arkadaşlarımızın çocuklu olduğu yıllar boyu herhaftasonu organizasyonunu bölen muhtelif bale, basketbol, jimnastik, dans, yüzme dersleri ile dalge geçtik durduk.. oradan oraya koşturan, sabahın köründe yollara düşen anne ve babalara bilmiş bilmiş ..."amaaaaan bitmedi sizin şu olimpiyat hazırlıklarınız!!!..." dedik, güldük geçtik.. ne mi oldu? an itibariyle " etme bulma dünyası " lafı suratımıza çarpmaya başladı.. üç haftadır jimnastiğe başladık, her pazar sabah saat 09.15 itibariyle başlayan derse yetişebilmek için sabah uyanmak ve dahi akşam vakitli yatmak tarzı takipler yapar olduk, ev Levent'de, ders Bahçeköy'de, ders öncesi en azından Mira kahvaltı etmiş olmalı.. Mira hernekadar sabah uykusunu çok sevmese de afyonunun geç patlaması, bizim ise uyuyabileceğimiz yegane sabahımız olması konuyu biraz içinden çıkılmaz yapsa da, pes etmek yok, vageçmek ise hiç yok..
ve bittabi şimdi susarak yorumları dinlerken, aynı zamanda Maya'nın annesi, Ilgaz'ın babası, Selin'in annesi tarzı muhabbete açık ortamların da içinde bulunmaktayız.. gururla açıklarız:)))
ikinci özellik ile başlayayım, yıllar boyu gittiğimiz tatillerden, Club Med gibi, insanları biraraya getirmeye, sohbete, arkadaşlığa zorlayan pek çok lokasyon da dahil olmak üzere sıfır iletişim, sıfır muhabbet ile dönen bir çift olarak bu soğuk kalemiz Mira ile yıkıldı.. artık tatil, seyahat, sosyalleşme vaadeden her ortamdan muhtelif iletişimler ile döner olduk ve çocuğun nasıl bir iletişim aracı olduğuna inanamaz haldeyiz.. şikayetçimiyiz? hayır, değiliz.. yaş gereği de olabilir doğrusu iyi geldi..
ilk özelliğimize gelince bizim çocuksuz, arkadaşlarımızın çocuklu olduğu yıllar boyu herhaftasonu organizasyonunu bölen muhtelif bale, basketbol, jimnastik, dans, yüzme dersleri ile dalge geçtik durduk.. oradan oraya koşturan, sabahın köründe yollara düşen anne ve babalara bilmiş bilmiş ..."amaaaaan bitmedi sizin şu olimpiyat hazırlıklarınız!!!..." dedik, güldük geçtik.. ne mi oldu? an itibariyle " etme bulma dünyası " lafı suratımıza çarpmaya başladı.. üç haftadır jimnastiğe başladık, her pazar sabah saat 09.15 itibariyle başlayan derse yetişebilmek için sabah uyanmak ve dahi akşam vakitli yatmak tarzı takipler yapar olduk, ev Levent'de, ders Bahçeköy'de, ders öncesi en azından Mira kahvaltı etmiş olmalı.. Mira hernekadar sabah uykusunu çok sevmese de afyonunun geç patlaması, bizim ise uyuyabileceğimiz yegane sabahımız olması konuyu biraz içinden çıkılmaz yapsa da, pes etmek yok, vageçmek ise hiç yok..
ve bittabi şimdi susarak yorumları dinlerken, aynı zamanda Maya'nın annesi, Ilgaz'ın babası, Selin'in annesi tarzı muhabbete açık ortamların da içinde bulunmaktayız.. gururla açıklarız:)))
4 Aralık 2012 Salı
Minnoş, Samet, Didi, Benjamin ve herkesden selam var:))
Canım Ezel'im dünkü posta cevap yazmış, herkes adına selamlar yollamış, pek sevindim.. hemen aşağıya ekledim.. iyi ki varsınız hayatımızda, tüm kızlarını, torunlarını, önce seni sonra tam 33 yıldır hayatıma kattığın herkesi, denizimi, burcumu, ziyacığımı, didiyi, minnoşu, sameti, hepinizi çok seviyorum, seviyoruz, canım benim, bitanecik ezel teyzemiz..
Bizi anlatmis Alosum blogunda.
Mira’ya cok iyi gelecek hepsi; Ayicik, Ege ve Maviyi kutlarim ve yanaklarindan operim.
Bizim ailemiz de gitgide genisliyor.
Cumartesi Minnos’un (Samet sonradan geldi, hersey once Didi sonra Minnos’la basladi :) ) dogumgunuydu, pasta yaptik kutladik. Minnos’a cok yakin bir dost geldi hediye olarak; adi Benjamin.
Resimler ekte, sana da yeni torunlarinla cook mutlu gunler dileriz.
Sevgilerimizle,
Tum ayiciklar ve biz
3 Aralık 2012 Pazartesi
Ayıcık, Ege ve Mavi üzerine..
Can dostum Ezel Mira'nın doğumundan bu yana en önemli danışmanlarımdan biri.. Anneliğe yeni adım attığında insan hem gereğinden fazla evhamlı hem de olduğundan daha beceriksiz oluyor.. Ezel boyunca kızları Deniz ve Burcu da denediklerini yumuşacık cümleleri ile anlatıp çok yollar gösterdi bana geçtiğimiz üç yıl içinde.. Bu dönemde Ezel'in ısrarla önerdiği bir yöntemdi çocuğun bir oyuncak ile bağ kurması.. Deniz'in Didi'sini bilmeyen yok, dikilmiş bir kumaş parçası hatta bir yorgan gibi, gözü, burnu, ağzı var, Deniz şu anda Üsküdar Amerikan Lisesi öğrencisi ama Didi halen hayatında.. Burcu'nun ise hiç ayrılmadığı ayı sülalesi Samet ile başlayıp uzayan giden isimlerle anılır, hergece yatağa beraber girilir.. Burcu ise MEF' de ortaokul son sınıf öğrencisi :)
Ben ilk iki yılda Mira'da bu anlamda bir bağlantı yakalayamadım.. Hani elinde ayıcığı ile yürüyen uykulu, pijaması sarkan bir çocuk görseli vardır, hep sempati ile yaklaşsam da Mira yaklaşık bir yıl öncesine kadar gelip geçer aşklar yaşadı:) bugün yeşil kurbağa, yarın başka bir oyuncak.. Ta ki üç oyuncağının diğerlerinden sıyrılmasına kadar..
Hayatımıza ilk giren Ayıcık.. Yeşil kurbağa, pembe fil, siyah eşek, benekli inek ile alındı sarı ayıcık.. Ama diğerleri bir kutunun içini boylayalı çok oldu, Ayıcık dışında.. Ayıcık sökülmüş bıyığı ile hep bizimle.. Beraber yatıyor, tuvalete gidiyor, yemek yiyor, bizimle tatile geliyor, valize ilk o konuluyor..
Mavi bir Bağdat Caddesi turunda bebek diye tutturması üzerine ilk gelen oyuncakcıdan seçilmiş en ucuz ve en minik bebek olarak girdi hayatımıza ki giriş o giriş.. O da tatillerin gözdesi, gece yatarken önce onun yastığı düzeltiliyor, sabah ben makyaj yaparken Mira da Mavi' ye yapıyor.. Mavi'cik sıklıkla yıkanıp yatağın başköşesine kuruluyor.
Mira 4 aylıkken aldığımız bir programda yaşadığımız problem üzerine ETS Tur tarafından Mira' ya hediye olarak gönderilen pembe bebek, ki kendisinin adı Ege, benzer pekçok bebeği arasında Mira'nın ciddi sempatisini kazandı, şu anda elinden düşmüyor.. Gece uyanıp elinden çekiştirerek bizim yanımıza geliyor, uykulu gözlerle, önce Ege' nin yerini hazırlıyoruz yatağın en soğuk yerinde, sonra da Mira'nın.. ona sarılıp uyuyor, uyanınca ilk onu arıyor gözleri..
İşte bu üçlü,internetten aldığım ve parasını son kuruşuna kadar çıkartan yıldızlı, ışıklı ve müzikli lamba, mavi ve yeşil su kapları, soğuk örtü ki kendisi basit penye bir battaniye, Mira soğuk sevdiği için geceleri vazgeçilmezi, ve sıcak örtü., teyzemizin sevgili arkadaşı Hülya teyzesinin elleriyle hazırladığı kelebekli polar battaniye, ki benim tarafımdan uyuduktan sonra örtülebiliyor ve ben soğuk severim bilmiyor musun naraları ile üzerinden atılıyor ama yine de ayrılmazımız... Biz hergece uykuya beraber dalıp, gece Mira bizim yatağımıza gelmek isterse hepberaber odadan odaya taşınıp mutlu mesut yaşayıp gidiyoruz..
Hatta bazen abartıyoruz da, bu sabah jimnastik dersine Ege ile girdi Mira, haftaiçi birgün okulda unutulan Ege için çok ciddi endişe duyulup, bir saat ağlanıp, gece uykusuz kalınacak kadar hayatımızda... Kısmetse torunlarımıza kalacak oyuncaklar belli gibi:)))
Ben ilk iki yılda Mira'da bu anlamda bir bağlantı yakalayamadım.. Hani elinde ayıcığı ile yürüyen uykulu, pijaması sarkan bir çocuk görseli vardır, hep sempati ile yaklaşsam da Mira yaklaşık bir yıl öncesine kadar gelip geçer aşklar yaşadı:) bugün yeşil kurbağa, yarın başka bir oyuncak.. Ta ki üç oyuncağının diğerlerinden sıyrılmasına kadar..
Hayatımıza ilk giren Ayıcık.. Yeşil kurbağa, pembe fil, siyah eşek, benekli inek ile alındı sarı ayıcık.. Ama diğerleri bir kutunun içini boylayalı çok oldu, Ayıcık dışında.. Ayıcık sökülmüş bıyığı ile hep bizimle.. Beraber yatıyor, tuvalete gidiyor, yemek yiyor, bizimle tatile geliyor, valize ilk o konuluyor..
Mavi bir Bağdat Caddesi turunda bebek diye tutturması üzerine ilk gelen oyuncakcıdan seçilmiş en ucuz ve en minik bebek olarak girdi hayatımıza ki giriş o giriş.. O da tatillerin gözdesi, gece yatarken önce onun yastığı düzeltiliyor, sabah ben makyaj yaparken Mira da Mavi' ye yapıyor.. Mavi'cik sıklıkla yıkanıp yatağın başköşesine kuruluyor.
Mira 4 aylıkken aldığımız bir programda yaşadığımız problem üzerine ETS Tur tarafından Mira' ya hediye olarak gönderilen pembe bebek, ki kendisinin adı Ege, benzer pekçok bebeği arasında Mira'nın ciddi sempatisini kazandı, şu anda elinden düşmüyor.. Gece uyanıp elinden çekiştirerek bizim yanımıza geliyor, uykulu gözlerle, önce Ege' nin yerini hazırlıyoruz yatağın en soğuk yerinde, sonra da Mira'nın.. ona sarılıp uyuyor, uyanınca ilk onu arıyor gözleri..
İşte bu üçlü,internetten aldığım ve parasını son kuruşuna kadar çıkartan yıldızlı, ışıklı ve müzikli lamba, mavi ve yeşil su kapları, soğuk örtü ki kendisi basit penye bir battaniye, Mira soğuk sevdiği için geceleri vazgeçilmezi, ve sıcak örtü., teyzemizin sevgili arkadaşı Hülya teyzesinin elleriyle hazırladığı kelebekli polar battaniye, ki benim tarafımdan uyuduktan sonra örtülebiliyor ve ben soğuk severim bilmiyor musun naraları ile üzerinden atılıyor ama yine de ayrılmazımız... Biz hergece uykuya beraber dalıp, gece Mira bizim yatağımıza gelmek isterse hepberaber odadan odaya taşınıp mutlu mesut yaşayıp gidiyoruz..
Hatta bazen abartıyoruz da, bu sabah jimnastik dersine Ege ile girdi Mira, haftaiçi birgün okulda unutulan Ege için çok ciddi endişe duyulup, bir saat ağlanıp, gece uykusuz kalınacak kadar hayatımızda... Kısmetse torunlarımıza kalacak oyuncaklar belli gibi:)))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)