12 Eylül 2011 Pazartesi

Zor..

Varan 1; tatildeyiz, öğleden sonra yağan yağmur kesilmiş limonata gibi bir hava var ama yağmurun etkisi ile ıslanan zeminler henüz kurumamış.. yemek salonundan çıkıyoruz bizim rotamız yok ama belli ki Mira'nın var, önden koşturuyor baba arkada kaldı, ben hızla Mira'nın peşindeyim, kayıp düşebilir endişesine eklenen ama artık tatil mekanındayız araba vs tehlikesi yok bırakayım özgürce koşsun fikri ile takipdeyim ama temas yok.. derken birşey ilgisini çekiyor, yavaşlıyor, çömeliyor, gözlerinde merak.. bir bakıyorum bir salyangoz.. ıslanan yerlerde hovarda hovarda geziyor.. dünyayı yeni tanıyan bir çocuk var ise civarında kendi hareketlerine çeki düzen vermelisin.. böcek, kedi, köpek görüp korkuyla koşuşmak falan yok, her daim onun seni örnek aldığını düşünüp ona göre hareket etmelisin.. evvelden bir çekirge görüp gerekirse ondan daha hızlı bir başka yöne sıçrama becerisine sahipsen de yanında bir çocuk olunca korku dolu senaryolar yerine sakinleştirici ve ama elbette koruyucu roller üstleniyorsun.. hele Mira gibi mıncık mıncık olup sokak kedilerini dahi sevgi gösterileri ile canından bezdiren bir kişilik ise civardaki, hayvanlar ile öpüşmesine falan ses çıkarmayıp izlerken buluyorsun kendini.. ben anlatmaya başlıyorum bak Mira'cım bu salyangoz, evini sırtında taşıyor, yavaş hareket ediyor ama yollar aşabiliyor, peşinde parlak bir iz bırakıyor, ıslağı seviyor ama ıslak olmasa o izi görebiliriz.. tık tık tık kabuğa vuruyorum tırnağımla, hooop içeri çekiliyor, Mira'nı hoşuna gidiyor, bırakmasam avuçlayacak, bak biz büyüğüz o küçük, korkmasın yavaş yaklaşalım anafikrinde cümleler kuruyorum.. Mira tabiki bana göre çok şirin de herkese göre de sevimliki her toplulukda birkaç fan ediniyor, bu tesisde de müşteriden çalışana bir hayran kitlesi oluşturmuş durumda, derken onlardan biri yanımıza koşarak geliyor " aaa Mira " diye, ne yaptığımızın çok farkında değil daha ziyade Mira'nın olmayan saçlarına taktığımız tokalarla ilgileniyor gibi.. Mira'nın da ilgisi dağılıyor bir anlığına, yanımıza koşarak gelen genç kız salyangozu o sırada farkediyor ve mermer basamağın tam ortasına gelmiş hayvancağızı " aaa ezilecek burada " deyip tutup yan taraftaki toprak zemin yürüyüş yolu dışına koyuyor.. Mira halen salyangoza odaklı ve hatta genç kıza konuyu anlatmaya başlıyor ama kız tabiki Miraca anlamıyor..birkaç agucuk gülücükden sonra salyangozu da kurtarmanın verdiği haz ile yanımızdan uzaklaşıyor.. salyangozcuk yeni bir rota koymuş ve başlamış ilerlemeye.. daha hadi ilerleyelim diyemeden " Mira !!! " diye bir ses ile ikimiz de irkiliyoruz.. tesisin animatörlerinden yine Mira'nın hayranı sakar bir oğlan bize doğru koşuyor, daha merhaba diyemeden o da ne?? oğlanın ayağı kayıyor düşecek gibi oluyor, basamakdan toprak zemine kayıyor kendini toparlıyor, ama cırrrtt diye bir ses salyangozcuk artık yok.. Mira'nın " aaaaa..." diyen sesi ve şaşkın bakan gözleri.. oğlan farkında bile değil.. O Mira' yı mıncıklama derdinde.. ne garip basamağın çok daha fazla basılan ortasında olsa şimdi yaşıyordu diye düşünmeden edemiyorum ve Mira'ya nasıl açıklayacağımı düşünmeye başlıyorum kara kara..

Varan 2; yazlıkdaki yatak odamızın balkonunda bir kuş yuvası var, ben çok mutlu değilim çünkü balkonu ve camları çok kirletiyorlar ama bu konudaki inancım o kadar net ki o yuvaya kesinlikle dokunmam.. sıcak dolayısıyla balkon kapısı açık uyuyoruz, sineklikli kapı börtü böcek sokmuyor ama yavruların cik cikleri hersabah uyanışımıza eşlik ediyor, Mira'ya dinletiyor hatta bununla kalmayıp gösteriyorum da kuşları hemen hemen her haftasonu.. " bak annelei yemek getirdi nasıl yiyorlar şimdi aşağıya ineceğiz Miracık da kahvaltı edecek, annesinin Mira'ya hazırladığı kahvaltıyı afiyetle yiyecek Mira da.." benzer bir başka haftasonu, yazlığa ulaşmışız, kıyafetlerimizi hızla değişip kendimizi bahçeye atma telaşı ile odamızdayız, sıcağın verdiği daralmışlıkla hemmmen bakon kapısını açıyorum, hiç bakmadan Mira ile ilgilenmeye başlıyorum.. derken Mira'nın " o nee? " cümlesi ile baktığı yöne dönüyorum, geçekten o nee? iki küçük yavru balkon zemininde cansız yatıyorlar.. ne diyeceğimi nasıl açıklayacağımı bilemiyorum, " tamam Mira'cım sonra çıkarız balkona " diyerek hemen kapıyı kapatıyorum.. Mira inatçı bir çocuk ama neticede çocuk, ilgisini ustaca plastik havuz oyuncağı balıklara yönlendiriyorum, uçtu, kaçtı, yüzdü derken, hadi bahçeye, kaydırağına, salıncağına derken unutup gidiyor.. ama ben de soru işareti hergeçen an büyüyor.. daha sorgucu, daha takipci, daha büyk olduğunda, sorduğu sorulara cevap almadan ikna olmadığında nasıl anlatacağım ona ölümü, yokoluşu.. zor..çok zor.. çocuk yetiştirmek gerçekten çok zor, içinde " işte öyle.. boşver.. sonra anlatırım.. büyünce anlarsın " ve benzeri idare odaklı kelimeler olmayan hem merakını gideren, hem gerçeği anlatan, örneğin yokolanın bir daha varolamayacağını usulünce izah eden, acıtmayan kelimeler, cümleler.. gerçekten çok zor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder