22 Kasım 2013 Cuma

Mira ile ilk yurtdışı deneyimi..

Bilen bilir dünya güzeli iki yeğenim var.. büyük Müge, Boğaziçi Üniversitesi, küçük Mine, Özyeğin Üniversitesi öğrencisi.. Müge bu dönemi Erasmus ile Hollanda Twente Üniversitesinde okuyor.. ilk tercihi idi Twente, yüksek puan ile kabul edildi ama gel görki okulun bulunduğu şehiri, okulu, kaldığı yurdu pek sevmedi.. Enschede Almanya sınırında bir şehir.. hareketli Avrupa şehirleri dışında kalan pek çok Avrupa şehrinde olduğu gibi klasik, kuru, donuk..hava kararmaya yüz tuttuğunda sokaklarında insan kalmayan, hareketsiz.. ağustosda gitti, aslında Avrupada  pek çok şehri gezdi bu arada falan ama yine de çok sevemedi okulu.. biz de tam doğumgünü sonrası ona moral verelim diye üç gün yanına gittik, daha doğrusu Amsterdam'da buluştuk.. Mira ile ilk yurtdışı seyahati olarak da hafızalara kazındı.. aslında beklediğimden iyiydi, ama gençlik, bekarlık, erken evlilik ve çocuksuz evlilik seyahatlerimizden çok farklı olarak zamanla yarışmak, onu da bunu da yapalım stresimiz yoktu.. zaten Mira ile bu mümkün değil idi, önceden görmüş olduğumuz bir şehir olduğu için Amsterdam'ı görme çabası yerine Müge ile maksimum vakti geçirmeye odaklandık.. yürüdük, sadece istediğimiz yerleri gezdik, ıslandık, üşüdük, güldük, konuştuk, yedik, yedik, yedik.. çok iyi geldi.. Mira ile ilk deneyim, devam edebilir notu ile sınıfı geçti velhasıl..




okulumu çok seviyorum..

Günler günleri kovalıyor.. annemin " aman bu iş pek iyiymiş, seni hiç görmezdik bu saatte evde.." cümleleri ilk birkaç haftada kaldı haliyle.. saat 5 de işden çıkıp eve gidebildiğim ilk iki bilemedin üç hafta sonrası yazın kısmen yaz bitiminde ise tamamen bir kuyuya düştüm desem yalan olmaz.. yazdı izindi ağustos avrupalıların çoğunun tatiliydi derken günler günleri işler işleri mesailer mesaileri kovaladı durdu.. ekibim toplandı beraber çalışmak istediğim arkadaşlarım işlerinin başına geçtiler benim omuzlarımdaki yükün, biz de varız diye altına girdiler.. yoğun, stresli ama iyi gidiyor.. annem artık yorum yapmıyor:)

Mira'nın okulu eylülde başladı, Mira bu sene İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Sedat Üründül Anaokulu öğrencisi.. karar vermemiz çok zor oldu, pek çok okul gezdik, Açı , MEF , Şişli Terakki , İELEV.. gönlüm İELEV de olsa da Cağoğlu'ndaki okulun fiziksel şartlarından hiç hoşlanmadım, Levent'ten Alemdağ'a yollamayı da hiç düşünmedim.. BÜMED Merak Eden Çocuk'a devam etmemeye de çoktan karar vermiştik.. Açı ve MEF fazla snop, Şişli Terakki çok devlet okulu gözüktü gözümüze.. bu işin tek bir doğrusu olmadığını öğrendiğimiz bu süreç sonunda  İTÜ nün kurasında Mira'nın adını okuduğum an işte bu dedim ve iki gün sonra kaydını yaptırdık..

Sistemi çok oturmuş, sürpriz yaşatmayan, herkese aynı uzaklıkta duran ama kendini çok yakın hissettiğin tarzı, Atatürk'çülüğü, velilerin hem sisteme çok ortak ama fiziksel olarak da çocuklardan, sınıflardan başarı ile uzak tutuluyor olması en temel seçim kriterlerimiz.. bir de Mira'nın ne kadar severek gittiğini görmek, hele hele gelişimini izlemek gerçekten çok keyifli.. mutluyuz velhasıl.. kağıt kesecek diye bu kadar para verilir mi sorularını kafamızdan attıkca rahatladık.. ileriye dair bir yatırım bu.. bir seçim.. bizce doğru bir seçim..

17 Ağustos 2013 Cumartesi

nerelerdeyim yahu?...

aslında istediğim bu değildi.. daha sık daha nedensiz daha güncel yazma, daha stres atma, moral bulma, içini dökme amacıyla yazma amaçları ile çıkmıştım yola.. evet kuzu yarın öbür gün okusun hatıraları yaşasın anı paylaşalım onunla istiyordum ama bir yandan da bugün üç yaşında bugün dört yaşında bugün okula başladı şeklinde bir hatıra defteri kıvamı istemiyordum.. ama ne oldu.. istediğimi hiç ama hiç yapamaz oldum..üstüne üstlük seramonileri de kaçırdım.. anıları hafızalara, resimlere, dvd lere hapis ettim..
13 sene çalıştığım işimdem ayrıldım, ne kadar da iyi yapmışımı haykırdığım şu günlerden daha stresli günler geçirdim, bir ayakkabı için yedi sefer karar değiştiren bir kişilik isen 13 sene sonra 2 kişiden 40 kişiye gelen bir ekip ile çalışıyorsan, seviyor, seviliyorsan zordur karar vermek, bir de isminin başharfi Âlâ ise daha bir zordur..
İstifadan sonra 1 ay 1 hafta kadar ara verdim, işte devam eden süreçde beni biraz mutsuz yapan da bu oldu.. hiçbir tatil, en güzeli dahi dönüşünde hissettirmediğini normal hayat akar iken, koca işe, kuzu okula gider iken, kuzuyu servise bindirip kuşlar kadar hafif eve çıkar iken, hangi avm kadını arkadaş ile nerede kahve içeceğine veya hangi çarşıyı gezeceğine, ya da iki hafta sonra hangi sahile akacağını planlar iken, kuzuyu okuldan alıp elini tutup otoparka yürüyüp, nereye gitmek istiyorsun Mira'cığım der iken ve istediği yere gider iken, sullar seller gibi akan zaman Hillside Beach Club daki tatilden, Alaçatı sokaklarından, teknede uyanıp yüzünü denizde yıkamakdan geri döndüğümde hissettiğimden çok daha yıkıcı bir etki bıraktı bende.. 22 senedir hiç ama hiç nedensiz, yapılması gerekenleri yapmak için değil ne yapılıyorsa ona eşlik etmek için boş kalmamış olduğumu farkettim.. sonuna kadar tadını çıkardım.. tadı damağımda yeni işime başladım bir mayıs sabahı..
" annem artık çalışmayacak " açıklamaları hatta zaman zaman ısrarlı diretmeleri gözünde iki damla yaş " annem yine ders çalışmaya başladı.." ya döndü kısa sürede.. kuzular değişime bizden hızlı uyum sağladıklarından kısa sürede travma altedildi.. eski düzen başladı..
daha huzurlu, daha az çalışdığım, daha mutlu bir yaz geçirdim, 13 yıllık kurumsal hafızayı ve konfor alanını bırakıp sudan çıkmış balık olmadığımı iddia edemeyeceğim ama iyi geldi.. hem de çok..
Üzerine Gezi olayları gelişti, şaşırdık, inanamadık, şok olduk, sinirlendik, kızdık, bağırdık, tencere tava çaldık, direndik direndik direndik.. tadımız tuzumuz kaçtı.. nerede olursak olalım aklımız, beynimiz, kalbimiz başka yerlerde olabildi.. tencere tava saatine yetişmek için işden eve koşturduğumuz oldu.. yaşandı tecrübe hanesine yazıldı yaşanmaya ve yazılmaya devam ediyor.. Türkiye Tarihinin bu sayfasında yer almaktan mutlu oldum zira eminimki bu bambaşka, gurur verici bir sayfaydı, şimdiye kadar hiç yaşanmamış ve unutulmayacak..
Üzerine ramazan, bayram derken neredeyse yaz bitti.. kuzunun okulu 2 eylülde başlıyor.. bu sene okul değiştirdik ama bu başlı başına bir konu ve başka bir postun konusu olsun.. hem de bu vesile ile daha çok yazarım belki..

8 Haziran 2013 Cumartesi

daha dün gibi..

İşte yine bir 8 Haziran.. Kuzum tam dört yaşında.. Bu evde tam dört yıldır bu güzel koku, bu güzel ses, bu heyecan var.. çocuk gözlerdeki pırıltı, bitmek bilmeyen bir enerji, mutluluk, huzur, artan sorumluluk ama o eşsiz annelik hissi var.. İyi ki var.. İyi ki varsın minik kuzum, biriciğim benim.. canımın içi, birtanemsin, seni çok seviyorum..

10 Mayıs 2013 Cuma

Annelerin günü..yani benim günüm..annemin günü..

2009 da karnımda, 2010-11-12 de kucağımda, yanımda, yamacımda.. 2013 mü? buyrun okuyun, minik insana annesini sormuşlar okulda. o da cevap vermiş.. hem çok güldüm, hem ağladım.. gururlandım.. canım kuzum annen de seni çok seviyor..

Yeni bir başlangıç..

Son seferden bu yana ne çok zaman geçmiş.. neredeyse altı ay.. yoğun, sıkıntılı. radikal kararlara gebe günler.. zor bir kış geçti, çok mesaili.. kuzuyu özleyerek.. 12 nisanda istifa ettim 13 senenin üzerine ben ayrılamam derken cümlem benim emeğimi haketmiyor bu şirkete döndü.. evdeyim şimdi kuzu ile beraber çok keyifli günler geçiriyorum.. başlayacağım elbet çalışmaya.. ama şimdilik tadını çıkartıyorum.. bol bol geziyoruz, yarın sabah çeşme alaçatı, haftaya bozcaada, sonraki hafta fethiye.. ooohh tatlı hayat..

1 Ocak 2013 Salı

Umut..

Senelerden 2013.. Günlerden 1 Ocak.. Günlerden pijama.. Günlerden yan gel yat.. Günlerden canın ne isterse ye.. Günlerden doya doya Mira ile oyna.. Günlerden televizyon,ıPad, ıPhone Allah ne verdiyse zapla, tıkla.. Saatlerden günün sonu, saatlerden yine ikramiye yok, saatlerden yarın yine iş, saatlerden hayallerin sonu, saatlerden hayalleri bırak zıbar uyu..
Ne demişler nasıl başlarsa öyle gidermiş.. sakin, mutlu, beraber, umutluyum senden 2013..