8 Haziran 2010 Salı

Mira'm 1 yaşında..

muhtelif vesileler ile derim ya, haziran ayını pek severim diye.. nasıl sevmeyeyim doğum ayım, evlilik ayım, yaza, kısa kaçamaklara ya da uzun tatillere kavuşma ayım, yeşil eriklere, tiril tiril eteklere, uzun günlere erişme ayım ve şimdi, hele hele de şimdi, minik kuzuma kavuşma ayım.. ve de bu kavuşmanın ilkini kutlamakta olduğum bugün bir başka değişik, bir başka heyecanlı sanki..

daha dün gibi.. o pazartesi sabahın ilk ışıkları ile uyandığım, uyuduğuma uyku denilirse tabi, hem heyecan, hem sevinç, hem tek vücutken ayrılacak olmanın burukluğu ile Miranın boş odasından yayılan yeni mobilya kokusunu soluyarak uyandığım.. kendimi ağlamamak için güç tutarak Maslağa kadar yol alışımız, hastaneye yanlış kapıdan girip dolaşa dolaşa odamıza çıkışımız, en çok sevdiklerimin çoğu yanımda, Miram halen karnımda, sevdiklerime el sallayarak odamdan götürülüşüm, şiş vücudumda anestezi noktası bulunamayışı, dua edişim, yalvarışım... ne olur tam bayılmayayım,onun ilk sesini ben de kendimde duyayım, kasetten değil, ona ilk kez dokunduğumu bileyim, hissedeyim, bulun şu noktayı diye.. ameliyathane de yüksek bir müzik sesi, derken derken günlerden 8 haziran saat 09:07 yi gösterirken o ince sesin güçlü haykırışı..
yanağımın Mira'nın yanağına ilk kez değdiği o anı her hatırlayışımda tüylerim diken diken oluyor, o kadar netki o an, o sanki yeni doğdu ya, sanki ıslak, sanki yağlı sanki vücudu verniks tabaka ile kaplı ya, nasıl ki diye düşünürmüşüm?.. sarıp sarmalayıp getirip koynuma verdiklerinde ilk dokundum ona, ilk kez yanağım ile yanağına.. aman allahım nasıl güzel bir yumuşaklık, nasıl güzel bir koku, ben niye öyle sanmışım, halbuki hep okumadımmı o öyle sterilize bir şekilde taşınıyorki vücudumda, ne koku ne başka birşey, Allahımın büyük mucizesine inan ama kafa yorma, çünkü anlamak mümkün değil, inan sadece dercesine..

işte bu anın üzerinden tam 365 gün geçti, 365 kocaman gün, acı tatlı pek çok gün, ama daha dün gibi..

beni daha olgun, daha mutlu, daha sorumlu, daha törpülenmiş, daha çabuk ağlayabilen, ama kesinlikle daha çok gülen, daha umutlu, ona buna şuna üzülmeyen, daha verimli, daha programlı, ve en başta ANNE yapan güzel kızıma kavuşmam.. daha dün gibi..

şimdi onun mis kokusunun yanından kalkıp geldim, boş boş baktım klavyeye uzun uzun, sonra dedim ki düşünme toparlamaya, süslemeye çalışma, yaz aklından diline dökülür gibi, yaz ne hissediyorsan, tabi hissettiğin herşeyi de anlatabiliyorsan.. ne mümkün..

artık anneyim de, anneliğe de pek bi alıştım, pek bi sevdim, iyi ki doğmuş benim minik meleğim de.. Allahım sana şükürler olsun de,bana Mira'yı verdiğin için, beni anne yaptığın için.. bana anne diyişini duyacağım nice günlere ulaştır beni, sağlıkla, mutlulukla, sevdiklerimle, yanıbaşımdakiler ile, kaybettiklerim ise hep gönlümde, tabiki Miramla beraber, yanyana.. nice yıllara de... de bunları ve git yat o mis kokunun yanına, sıcağına..

2 yorum: