16 Haziran 2010 Çarşamba

oooohhhhh tatil..

tatildeyiz, cumartesiden beri..yarıladık bile..ışıl ışıl güneş, pırıl pırıl içilecek bir su, limonata gibi bir hava.. önce marmarısde kaldık iki gece,pupa yatta. sonra ver elini selimiye, beyaz güvercin.. Miracım inanılmaz uyumlu, yemek yemek dışında.. denize giriyor, yüzüyor simiti ile, uzaklaşsak bile kendi kendine eğleniyor, inanılır gibi değil, iki girişte alıştı..çimlere emekliyor,arabasına biniyor,havuzunda oynuyor, ot çiçek, kuru begonvil ne bulursa yiyor, yemek dışında.. günün en zor anları masa etrafında toplandığımız anlar, çığlık çığlığa..artık bıraktım..sadece meme emiyor, ben de seneler boyu nefret ettiğim sürekli çocuğuna birşeyler yedirmeye çalışan anneler gibi peşinden koşmaktan vazgeçtim.. hep derdimki hep türk çocukları ağlıyor, yabancı çocukların sesi bile çıkmıyor.. büyük konuşmuşum, zerre yemek yemeyen bir çocuğun var ise haliyle boğazından geçerken üzülüyor,ısrar üstü ısrar yapıp o nefret tabloları yaratıyorsun.. dün akşamdan bu yana son verdim savaşa, yenilgiyi kabul ettim.. Mirada ise kazanma sevinci, sadece meme emiyor ağzını şapırdata şapırdata..
işte böyle şimdilik bu kadar, minik cadı uyanmadan bi koşu yüzesim var şu göl gibi sularda..baaayyyyyy...

8 Haziran 2010 Salı

Mira'm 1 yaşında..

muhtelif vesileler ile derim ya, haziran ayını pek severim diye.. nasıl sevmeyeyim doğum ayım, evlilik ayım, yaza, kısa kaçamaklara ya da uzun tatillere kavuşma ayım, yeşil eriklere, tiril tiril eteklere, uzun günlere erişme ayım ve şimdi, hele hele de şimdi, minik kuzuma kavuşma ayım.. ve de bu kavuşmanın ilkini kutlamakta olduğum bugün bir başka değişik, bir başka heyecanlı sanki..

daha dün gibi.. o pazartesi sabahın ilk ışıkları ile uyandığım, uyuduğuma uyku denilirse tabi, hem heyecan, hem sevinç, hem tek vücutken ayrılacak olmanın burukluğu ile Miranın boş odasından yayılan yeni mobilya kokusunu soluyarak uyandığım.. kendimi ağlamamak için güç tutarak Maslağa kadar yol alışımız, hastaneye yanlış kapıdan girip dolaşa dolaşa odamıza çıkışımız, en çok sevdiklerimin çoğu yanımda, Miram halen karnımda, sevdiklerime el sallayarak odamdan götürülüşüm, şiş vücudumda anestezi noktası bulunamayışı, dua edişim, yalvarışım... ne olur tam bayılmayayım,onun ilk sesini ben de kendimde duyayım, kasetten değil, ona ilk kez dokunduğumu bileyim, hissedeyim, bulun şu noktayı diye.. ameliyathane de yüksek bir müzik sesi, derken derken günlerden 8 haziran saat 09:07 yi gösterirken o ince sesin güçlü haykırışı..
yanağımın Mira'nın yanağına ilk kez değdiği o anı her hatırlayışımda tüylerim diken diken oluyor, o kadar netki o an, o sanki yeni doğdu ya, sanki ıslak, sanki yağlı sanki vücudu verniks tabaka ile kaplı ya, nasıl ki diye düşünürmüşüm?.. sarıp sarmalayıp getirip koynuma verdiklerinde ilk dokundum ona, ilk kez yanağım ile yanağına.. aman allahım nasıl güzel bir yumuşaklık, nasıl güzel bir koku, ben niye öyle sanmışım, halbuki hep okumadımmı o öyle sterilize bir şekilde taşınıyorki vücudumda, ne koku ne başka birşey, Allahımın büyük mucizesine inan ama kafa yorma, çünkü anlamak mümkün değil, inan sadece dercesine..

işte bu anın üzerinden tam 365 gün geçti, 365 kocaman gün, acı tatlı pek çok gün, ama daha dün gibi..

beni daha olgun, daha mutlu, daha sorumlu, daha törpülenmiş, daha çabuk ağlayabilen, ama kesinlikle daha çok gülen, daha umutlu, ona buna şuna üzülmeyen, daha verimli, daha programlı, ve en başta ANNE yapan güzel kızıma kavuşmam.. daha dün gibi..

şimdi onun mis kokusunun yanından kalkıp geldim, boş boş baktım klavyeye uzun uzun, sonra dedim ki düşünme toparlamaya, süslemeye çalışma, yaz aklından diline dökülür gibi, yaz ne hissediyorsan, tabi hissettiğin herşeyi de anlatabiliyorsan.. ne mümkün..

artık anneyim de, anneliğe de pek bi alıştım, pek bi sevdim, iyi ki doğmuş benim minik meleğim de.. Allahım sana şükürler olsun de,bana Mira'yı verdiğin için, beni anne yaptığın için.. bana anne diyişini duyacağım nice günlere ulaştır beni, sağlıkla, mutlulukla, sevdiklerimle, yanıbaşımdakiler ile, kaybettiklerim ise hep gönlümde, tabiki Miramla beraber, yanyana.. nice yıllara de... de bunları ve git yat o mis kokunun yanına, sıcağına..

6 Haziran 2010 Pazar

Mira'nın 1.Yaşgünü partisini yaptık..


Miracığımın doğumgünü aslında 8 haziran ama hem haftaiçine geldiği için, hem aynı gün evlilik yıldönümümüz olduğu için ve bir sonraki haftasonu da tatilde olacağımız için doğumgünü partimizi 6 haziran pazar günü yapmaya karar vermiştik..
güne karar vermek birşey değil ya nerede olacak? davetiyesi nasıl olacak? pastası nasıl olacak? konuklarımıza bugünü hatırlatmak için ne hediye vereceğiz? miracım ne giyecek derken..bir koşturmadır başladı.. öncelikle evimize daha yakın boğaz civarı birkaç alternatif vardı kafamda ama hiçbirisi içime sinemedi.. sonra dedimki dur bakiim hazır evlilik yıldönümümüz Cemile Sultan ile konuşayım belki uygun bir program yaparız da biraz nostalji olur.. aslında allah biliyor ya tarih takıntılı olmakla beraber bu defa çok da takılmadım hatta ertesi gün dinlenebilelim diye 5 haziran cumartesiyi tercih ettim ama tesis dolu olunca 6 haziran kesinleşti..yer için de Cemile Sultan-Hünkar Köşke karar verildi.

hemen davetiyeler hazırlandı, gönderildi, pasta araştırmasına girildi bu seçim de Amodolce Pattisserieden yana oldu.. öyle 1 yazılı pastaları filan sevmiyor olunca siz ne isterseniz yapalım dediler.. minik Miram baby tv nin doğumgünü şarkısına bayılıyor, o karakterler ile yaptırmaya karar verdik, hatta kendisi için hazırladığımız klipin şarkısını orada pasta keserken çalmak üzere hazırladık..

..veee hediyeleri caramel istanbuldan seçtik..rengarenk minik aynalar..

süslemeler, Mira'nın kıyafeti vs.. derken o gün geldi çattı..
bir yağmur bir yağmur sanki gök yarıldı, hatta pasta kesilirken öyle yağdıki Mira bereketi ile geldi yakıştırması yapıldı..
davetlilerimizin çoğu bizi kırmadılar, ve günümüzde bize eşlik ettiler.. herşey çok güzeldi, Mira çok keyifliydi.. pasta kesilmesi yağmurdan dolayı geciken konukları beklediği için bu arada biraz uykusu gelmişti ve pasta ortaya geldiğinde kafası düşecek üzerine diye korkarken müzik ve pasta ile birden canlandı minik melek..
işte böyle, neşeli, güzel, ıslak, bol bereketli, bol hediyeli bir gün geçirdik,
minik melek de çok mutlu idi ve dönüş yolunda daldığı uyku bir sonraki gün sabaha kadar devam etti:))) nice yıllara güzel kızımız..

2 Haziran 2010 Çarşamba

bugün doğumgünüm..

evet bugün Miram ile ilk doğumgünüm, aslında geçtiğimiz yıl ilk olduğunu düşünüyordum ama onun kokusunu duymak, sıcaklığına sarılmak öyle başka birşeymiş ki şimdi diyorum ki dünyanın en güzel hediyesi ile ilk doğumgünüm.. hayata daha pozitif ama daha sorumlu bakmamın, onu düşündükçe başka sıkıntıları unutmamın nedeni, daha kolay ağlamamın ama daha çok gülmemin nedeni, hatta yollarda taksilere bile yol vermemin nedeni:) şimdi yan odada mışıl mışıl uyurken çıkardığı sesler ile içimi açan, umutla dolduran, güzel kızım ile nicelerini geçirmeyi dilediğim, istediğim günlerin ilkinin ilk saatleri..
iyi ki dünyaya gelmişim, iyi ki annemin, babamın, halamın kızı, büyüklerin torunu, yeğeni, ablamın kardeşi, kocamın karısı, yeğenlerimin teyzesi, birdünya güzel insanın arkadaşı ve dünya güzelimin annesi olmuşum..iyi ki..