5 Kasım 2011 Cumartesi

Anıtkabir 'de..


Bayramda ne yapsak, kısaydı uzundu, perşembe cuma eklenir mi eklenmezmi derken annem Mira'yı çok özledim Konya'ya gelin dedi..açıkcası önce biraz gözümde büyüdü 4 gün için o kadar yol araba yolculuğu değerdi değmezdi derken düşündümki İstanbul'da günler öğlene kadar uykuda, öğleden sonraya kadar bugün ne yapalım sorusu ile geçecek, 5 de hava kararacak ben gün boşa gitti stresi ile boğuşacağım derken baktım karar vermişiz.. hadi dedik cumartesi Ankara'ya uğrayalım, 29 Ekim sonrası 10 Kasım öncesi Mira'yı Anıtkabir'e götürelim dedik.. gerçi bu ne kadar iyi bir fikirmiş emin değilim zira Mira hiç durmadan ve yorulmadan koşmak istedi, müzeye girmek istemedi, Mozolenin yanına kadar girmeye karar verip kadife kordonları aştı, tablolara yaslanmak, yalamak, aslanlı yolda aslanların üzerine çıkmak, nöbet tutan askerlein paltolarını çekmek, koridorlarda çığlık çığlığa zaman zaman sevinç çığlıkları zaman zaman ise inatlaşma haykırışları ile dolaşmak istedi, koştu koştu koştu.. merdiven çıktı indi, çıktı indi, çıktı indi.. neticede Emir ve ben birer pelte, küçük cadı bir enerji küpü olarak bitirdik günü.. ben Anıtkabir'e o kadar çocuk gitmiştimki şu anda hiçbirşey hatırlamıyordum ve herşeyi ilk görüyor gibi etkilendim.. o yalın ihtişam beni çok etkiledi, duygulandırdı.. ama çok daha fazla zamanda çok detaylı gezmek hatta bir bilenden dinlemek isterdim tüm müzeyi.. Mira'nın çok birşey anlamamış olmasından ve sindire sindire gezememiş olmaktan dolayı aynı geziyi birkaç sene sonra daha fazla zaman ayırarak tekrarlamaya karar verdik.. şimdi Ankara - Konya yolundayız, Mira DVD seyrederken uyuyup kaldı, ben teknoloji elçiliği yaparken, Emir de araba kullanmakta..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder