17 Ağustos 2013 Cumartesi

nerelerdeyim yahu?...

aslında istediğim bu değildi.. daha sık daha nedensiz daha güncel yazma, daha stres atma, moral bulma, içini dökme amacıyla yazma amaçları ile çıkmıştım yola.. evet kuzu yarın öbür gün okusun hatıraları yaşasın anı paylaşalım onunla istiyordum ama bir yandan da bugün üç yaşında bugün dört yaşında bugün okula başladı şeklinde bir hatıra defteri kıvamı istemiyordum.. ama ne oldu.. istediğimi hiç ama hiç yapamaz oldum..üstüne üstlük seramonileri de kaçırdım.. anıları hafızalara, resimlere, dvd lere hapis ettim..
13 sene çalıştığım işimdem ayrıldım, ne kadar da iyi yapmışımı haykırdığım şu günlerden daha stresli günler geçirdim, bir ayakkabı için yedi sefer karar değiştiren bir kişilik isen 13 sene sonra 2 kişiden 40 kişiye gelen bir ekip ile çalışıyorsan, seviyor, seviliyorsan zordur karar vermek, bir de isminin başharfi Âlâ ise daha bir zordur..
İstifadan sonra 1 ay 1 hafta kadar ara verdim, işte devam eden süreçde beni biraz mutsuz yapan da bu oldu.. hiçbir tatil, en güzeli dahi dönüşünde hissettirmediğini normal hayat akar iken, koca işe, kuzu okula gider iken, kuzuyu servise bindirip kuşlar kadar hafif eve çıkar iken, hangi avm kadını arkadaş ile nerede kahve içeceğine veya hangi çarşıyı gezeceğine, ya da iki hafta sonra hangi sahile akacağını planlar iken, kuzuyu okuldan alıp elini tutup otoparka yürüyüp, nereye gitmek istiyorsun Mira'cığım der iken ve istediği yere gider iken, sullar seller gibi akan zaman Hillside Beach Club daki tatilden, Alaçatı sokaklarından, teknede uyanıp yüzünü denizde yıkamakdan geri döndüğümde hissettiğimden çok daha yıkıcı bir etki bıraktı bende.. 22 senedir hiç ama hiç nedensiz, yapılması gerekenleri yapmak için değil ne yapılıyorsa ona eşlik etmek için boş kalmamış olduğumu farkettim.. sonuna kadar tadını çıkardım.. tadı damağımda yeni işime başladım bir mayıs sabahı..
" annem artık çalışmayacak " açıklamaları hatta zaman zaman ısrarlı diretmeleri gözünde iki damla yaş " annem yine ders çalışmaya başladı.." ya döndü kısa sürede.. kuzular değişime bizden hızlı uyum sağladıklarından kısa sürede travma altedildi.. eski düzen başladı..
daha huzurlu, daha az çalışdığım, daha mutlu bir yaz geçirdim, 13 yıllık kurumsal hafızayı ve konfor alanını bırakıp sudan çıkmış balık olmadığımı iddia edemeyeceğim ama iyi geldi.. hem de çok..
Üzerine Gezi olayları gelişti, şaşırdık, inanamadık, şok olduk, sinirlendik, kızdık, bağırdık, tencere tava çaldık, direndik direndik direndik.. tadımız tuzumuz kaçtı.. nerede olursak olalım aklımız, beynimiz, kalbimiz başka yerlerde olabildi.. tencere tava saatine yetişmek için işden eve koşturduğumuz oldu.. yaşandı tecrübe hanesine yazıldı yaşanmaya ve yazılmaya devam ediyor.. Türkiye Tarihinin bu sayfasında yer almaktan mutlu oldum zira eminimki bu bambaşka, gurur verici bir sayfaydı, şimdiye kadar hiç yaşanmamış ve unutulmayacak..
Üzerine ramazan, bayram derken neredeyse yaz bitti.. kuzunun okulu 2 eylülde başlıyor.. bu sene okul değiştirdik ama bu başlı başına bir konu ve başka bir postun konusu olsun.. hem de bu vesile ile daha çok yazarım belki..

2 yorum:

  1. bloga girdim ve ilk bu yazıyı okumaya başladım. şöle bir döndüm kendime baktım, yaşadıklarıma. ne kadar öz, ne kadar doğru yazdıklarınız. hayat akıp gidiyor ve anı yaşayamamak ne kadar acı. her yaşanmışlığın elbetteki güzel tarafı var sonra ders alınabilecek ama bazen bazı şeyler havada kalabiliyor. insan her şeye istediği gibi tam önem veremiyor. hele bir de kadından, eşsen, anneysen hiç bir şeye yetişilemiyor. ellerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. şulecim çok haklısın.. inan minik gürbüzbebeği kucağına aldığında, inşallah hayırlarla, bunu çok daha iyi anlayacaksın.. çocukla vakit hiç yetmiyor, hep bir kaçırmışlık hissi, hep bir suçluluk duygusu..aslında aradabir durup şöyle bir bakmak lazım da bunu yapmak söylemek kadar kolay değil:)

    YanıtlaSil