25 Ekim 2009 Pazar

yani ben şimdi gerçekten hamile miyim?:))


neredeyse bir sene evvel, isli sisli bir cumartesi sabahına uyandığımızda öğrendik ailemizin büyüyeceğini.. tarih 8 kasımı gösterirken çok değil tam 7 ay sonra yine tarihler bir sekizi gösterirken yani 8 haziran sabahı kızımıza uyanacağımızı bilmeden uyandık kapalı, bulutlu İstanbul gününe, sıradan sandığımız o cumartesiye.. ilk anda sürpriz habere inanamadık çünkü çok ama pek çok istediğimiz bu gelişme bizce imkansızdı, ama Allahın bu mucizesi sanki, işte mucize bu, dedirtirce bizi seçmişti.. İnanamadık daha da çok kendimize güvenemedik, birkaç saat sonra Alman Hastanesinde gözyaşları içinde dinledik o küçük kalbin atışlarını..

nasıl yani ben şimdi hamile miyim? istediğim kadar naz yapıp gecenin üçünde canımı yeşil erik çektirebilir miyim? ben uçamam diyerek minik mercimek karnıma düştüğünden beri bilmeden belki 8 -10 kere uçmamı gerektiren iş seyahatlerine artık hayır diyebilir miyim? uçamam kısmı yalan ya varsın olsun, ben nazlanmak istiyorum ya.. bir topukludan diğerine iki dirhem bir çekirdek iş kıyafetlerinin altına ben hamileyim deyip camperlarımı çekebilir miyim gerçekten? istediğim kadar yiyebilir miyim, kilo alacağım demeden..Allahım bu ne büyük bir mutluluk.. tüh neden kaldırdım dün o ağır çantayı, ya geçen akşamki iş yemeğinde içtiğim o kadeh, ah ya Gaziantep seyahatinde içtiğim mırra.. olacak iş mi, ilk üç ay içilen kahve düşüğü tetiklemez miydi?:(
dur daha dur.. ya , sigara içmeyen bir kişilik olarak, hayatımda üç sefer denediğim nargilenin birinin de şu geçtiğimiz bir aya girmesine ne demeli.. ah eşek Âlâ.. neden içtin ki?? dün de ağrı kesici bir ilaç aldım bir arkadaşımdan, adını bile bilmediğim ilacı bir Starbucks americanosuna eklemedim mi? sanki minosetin suyu çıktı..

ya herhafta yaptığımız taichi.. atın yelesini okşayan kadın, yin ve yang.. o sarsılmalar sırasında inşallah birşey olmamıştır..
ah iyi ki grip aşısı olmamışım, iyi ki kışlık yazlık telaşına girip o merdiven senin bu dolap benim inip çıkmamışım.. yazlık kıyafetlerim sizi çok seviyorum.. iyi ki geçen hafta ablamın ameliyatı sırasında hiçbir görüntüleme cihazına tesadüfen yaklaşmamışım... veeee daha neler neler.. işte bir süre bu psikoloji beni bırakmadı, Ankaraya dahi uçmak istemedim, kendimi dinlemekten ne müzik, ne eş, ne anne, baba, abla dinlemez oldum.. bir tek ben ve karnımdaki minik mercimek vardı..

sonra bu hayatın hele hele benim kadar yoğun ve stresli çalışan biri için sadece 9 aylık hamilelik süresi dahi olsa böyle yaşanamayacağına karar verip normale döndüm çok şükür..

kızımla gezdik de, yedik içtik de, deliler gibi çalıştık da, arabayla hız da yaptık, yüksek sesle müzik de dinledik, taichi de yaptık, yürüme bandında yürüdük de, taktık takıştırdık, düz topukla şık olduk, çayı az, kahveyi hiç içtik, eşya taşıdık, hergün eve laptop taşıdık, Türkiye de ve dünyanın pekçok köşesinde havaalanlarında x-ray den geçmemek için dert de anlattık, Züriche uçup sunum da yaptık, karda mahsurda kaldık, Barcelonaya uçup balık yanında kırmızı şarabı da lüpledik, bir çanta peşinde cadde cadde mağaza arşınladık, Luzernin karlı göl manzarasına uyanıp gece - bilmem kaç derecede göl kıyısında yürüyüş de yaptık..Ankarada büyük hasar anlaşmalarına girip ertesi gün Antepde yanmış fabrika gezdik.. hiç korkmadık.. ben mercimeğin bir kız olduğunu öğrendiğim 19 aralık cuma günü dedim benim kızım beni hiç bırakmaz, çünkü o biliyor ben, biz onu ne çok seviyoruz, ne çok istiyoruz..

hiç olmadığım kadar çok grip olduk kızımla, babamız bize ballı turplar yaptı, gelsin portakallar, gitsin ıhlamurlar iki seksen yattık, düşüp dişimizi kırdık, dudağımızı patlattık, ilk defa diş röntgeni çektirdik kurşun yelekler altında, uyuşturulmadan dudak diktirdik, gece 01.00 da Zürichden dönüp sabah 08.00 da amniyosenteze girdik, ikinci günü kalkıp stres kıyamet toplantılara da katıldık kızımla..
her ay doktor kontrolüne kalp tüpürtüsü ile gidip Bora abimizin sözlerine sevinip yeni fotoğraflarımızı alıp çıkışta mutluluğumuzu Nişantaşı sokaklarında sürterek yaşadık, 5 şubata dar gelip detaylı ultrasonografi ile sevindik, Atıl amcamızın boynuna sarıldık..

8 kasımda en yakınlarla,12. hafta üstler,astlar,ortaklar ve yakın arkadaşlar ile,18. hafta ise cümle alemle paylaşıp alışverişe başladık, ilk alışverişimiz Lässig marka bir çanta, ilk doğum hediyemiz kızımın Stefan dayısının altını ve nazar boncuğu oldu.. eeee tüm iş seyahatlerinde ve bitmek bilmez toplantılarda ingilizceyi ve zaman zaman da almancayı ondan öğrenmemişmiydi kızım? kimi gün sıkılıp sahte ağrı yumrukları atmamışmıydı Stefan lafı uzatınca..

derken isim düşünmeye başladık, anne ve babasının isminden bir isim seçtik kızıma, EMİRALA, ama babadan çok harf almadık mı, bir adı da Lal olsun mu? salt annesinin isminden oluşan, zaten bizlerin de iki adı yok mu?
babamız Sekoya diye diretti, sonra o da Lal Mira olsun istedi.. hem anlamı da ne güzeldi, bizim bütün dünyamız değil miydi, olmayacak mıydı kızımız, isminin anlamı da Dünya olsa ne güzel olurdu, hem bir yıldız değilmiydi o yunuslara yol gösteren.. işte böyle karar verdik minik mercimeğin ismine; Lal Mira Birsen.

4 yorum:

  1. Binnur... çok güzel bir fotoğraf, hoşgelmiş Lal Mira, ne iyi etmiş... hayat daha güzel olmuş :)
    okuyunca hamilelik günlerim geldi aklıma... çok hareketli, bol seyahatli bir giriş yapmıştık yeni hayatımıza... bu arada benim Mira'mın da Lal Mira gibi daha mercimek iken Barcelona'da balık - şarap tatmışlığı da vardır :)) pek alem oluyor bu model kızlar :)

    YanıtlaSil
  2. ah banucum inan hiç şaşırmadım barcelona konusuna.. öyle güzel geziyorsunuz ki beraber vallahi gıpta ile izliyorum..maaşallah size.. inşallah benim lal miram da senin miracık kadar uyumlu bir seyahat arkadaşı olur..

    YanıtlaSil
  3. mira nın öğretmeniiiiii MİNE25 Haziran 2012 23:19

    Ne güzel anılar bunlar.çok duygulandım.bizde atıl yüksel e gitmiştik :)
    umarım çok daha güzel anılarınız olur.

    YanıtlaSil
  4. bu sayfada "mira'nın öğretmeni " ni okumak çok hoşuma gitti.. kızım büyüyor, yıllar geçiyor, kızım çemberimizi genişletiyor, hayatımıza yeni ve güzel insanlar, değerli dostluklar giriyor, kıymetler ve evet güzel anılar birikiyor.. bu güzel sene ve herşey için çok teşekkürler size..

    YanıtlaSil