8 Mart 2010 Pazartesi

ne çabuk geçti bu 9 ay..

Bildim böyle olacağını, bugün bloga yazma işinin bu saatlere kalacağını çok iyi bildim ama birşey yapamadım.. sabah günün ilk ışıkları ile bloga koymak için fotoğraf çekeyim dedim hergün altı bilemedin yedi uyanan küçükhanım ben kapıdan neredeyse çıkacakkene kadar uyudu..işte şöyle...

yoğun bir hafta başı idi, gün boyu bol toplantılı geçti, neyseki öğlen yarım saatliğine de olsa gelip meleğimi doyurdum..öyle uykulu ve açtıki emmeye başlar başlamaz uyudu, işte böyle gözüküyordu öğlen eve geldiğimde..

akşam Mira niyedir bilmem biraz huysuzdu.. vızır vızır vızır yani..
babamız yolda lastiği patladığından çok geç gelebildi, biraz onu bekleyelim, biraz oynayalım, biraz kameraya çekelim derken uyku saati pek geçe kaldı, dolayısıyla annesinin bloga yazması da.. neyse uzun lafın kısası gelelim sadede... Miram bugün tam dokuz aylık oldu, birdi ikiydi üçdü..ay aman ne çabuk büyüdü derken işte dokuz ay bitti..Mira artık tam bir küçük insan, bazen sinirli, bazen inatçı, allah için bazen hemen kanan bir bebek.. istediğini yaptırmasını çok iyi bilen bir küçük insan.. bu ay kilomuz biraz boya gitti.. yüzümüze daha bir büyümüş anlam geldi.. işte şöyle...

ah bir de saçımız uzasa şöyle kız kız..

Mira'ya yemek yedirmekde biraz zorlanıyoruz, 6. ay biter bitmez başladığımız katı gıdalardan karışık sebze çorbasına artık hiç pas vermez oldu.. 8.ayda başladığımız kahvaltıyı bazen iyi bazen zor yiyor.. bir haftadır yumurta sarısı vermeye başladık, yumurtayı pek sevdi.. aslında yiyecekleri karışık sevmiyor.. tek tek karıştırmadan yemeyi seviyor.. herşeyi gibi bu da babası.. nerdeeee kek ile peyniri, reçel ile yoğurdu ve bunun gibi bintürlü alakasız şeyi afiyetle karıştıran annesi.. örneğin bugün eve pişen karnabahar yemeğini büyük bir afiyet ile mideye indirdi.. Şehnaz gözleri koskocaman açılmış..." iki çiçek yedi abla, daha versem daha yerdi.." diyor hayretler içinde.. ama aynı karnıbaharı mevsimden arkadaşı üç beş sebze ve kıyma ile çorba yapıp versen üşenmeyip dakikalarca ağzında tutup bir punduna getirip dışarı çıkartıyor.. valla öyle beceriyorki çıkardı diyemiyorsun, bir mizansen ile kurtuluyor ağzında tuttuğu yemekten ama hiç çaktırmadan.. anne sütü halen vazgeçilmezimiz.. annenin en vazgeçilmez aksesuarı halen medela sağma makinası.. evden işe, işden eve kırmızı samsonite makyaj çantası içinde..
bu ay doktor kontrolümüz yoktu, 10. ay gelin dedi raif bey, o nedenle boy kilo yazamıyorum ama dediğim gibi kilo biraz boya gitti gibi..
bu ay büyük araba koltuğuna geçtik, uzun araştırmalar sonucu Römer de karar kıldık.. koltuğunu karşısına astığımız kurbağa ayna ile zevkli hale getirmeye çalıştık ama oturmayı ve bağlanmayı pek sevdiğini söyleyemeyeceğim..
yine bu ay mama sandalyemiz kullanıma geçti.. Chicco aldık, şöyle birşey..

ama hiç sevmiyor oturmayı.. mümkün olduğu kadar akşam yemeklerinde sehpasını çıkartıp masaya yaklaştırıyoruz, bazen su içerek bazen yoğurt bazen süzgecinden meyve yiyerek bize eşlik ediyor..
halen iki dişimiz var, halen diş buğdayı organizasyonu için çalışıyorum, allahın izni ile 32.si çıkmadan evvel yapacağım.. son ayın en sevgili hareketi sevinç içinde alkışlamak..ve canı isteyince hafiften tel sarmak.. son günlerde ayağa kalkma çabaları var, yatağında bir taraftan bir tarafa kendini çekiştire çekiştire gidiyor, ama halen emekleme çabamız yok.. yere koyup ulaşabileceği bir uzaklığa sevdiği bir oyuncağı koyup deniyoruz ama tembel hanım işve ve cilveli bakışlarla çığlıklar atıp oyuncağı istiyor ama popişi yerden kaldırmıyor, diyelimki kanmadınız basıyor yaygarayı.. bizim Konya da bir laf vardır.." makinalı vidalı " denir.. bizim kız da aynen öyle ilgi çekecek ya bir ağlama yan gözle keserek ama, aynen " hüüüüüüüü " modeli gözde yaşdan eser yok.. velhasıl işini biliyor bizim kız..
neyse valla gecenin bu vakti ancak bu kadar bu güne, bu aya dair.. son ayın birkaç eğlenceli gününü halen yazamadım bloga, annenin ve babanın işine gittiği günler mesela.. ilk fırsatta yazacağım.. bugünlük bu kadar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder