24 Ocak 2010 Pazar

bu sabah..

peki dün akşam geceyarısında uyuyan minik Mira sabah kaça kadar uyumuş olabilir.. düzenli bir kızım var, tabiki düzenini bozmadı ve saat 07:28 itibariyle kendisi ve dolayısıyla ben de ayaktaydık.. hani gözümden uyku akıyor denir ya, aynen öyle bir durumda ki annesi ile kendisi de ondan aşağı kalmayarak uyanık ama mızmız bir şekilde attık kendimizi salona, bari babamız uyumaya devam etsin diye..
bembeyaz ve sessiz sabahta camın önüne geçtiğimizde baktık ki birtek kuşlar hareket halinde, heyecanla uçup karları dağıtıyorlar..Mira ya dedimki hadi kuşları besleyelim, hemen beraber mutfağa gittik biraz ekmek ıslattık ve getirip salon camımızın önündeki klimamızın üzerine koyduk.. veeee elimizde fotoğraf makinası ile başladık kuşları beklemeye, hesapta gelip ekmek alırken biz de yakından fotolarını çekeceğiz.. ama ortaya çıkan fotoğraf makinası zaten mızmız moddaki Mira nın daha da mızımasına neden oldu.. Müge ablası modeli ben de bakıııı dercesine elimdeki fotoğraf makinasına saldırmaya başladı
..vermeyince iyice mızıdı..

hadi gel fotoğrafımızı çekelim demem de olmadı..

sonra dayanamayıp makinayı verdim eline ve hayatının ilk fotoğrafını çekti kızım, ama anlaşılan şu ki annesine değil teyzesine benzeyecek bu konuda baktı ki suratlar ev halinin doruğunda kendi pijaması, annesinin pijaması ve kendi parmaklarından oluşan fotoğraf usta bir çalımdı bence:))

sonra baktıkki ekmeklere gelmeyen kuşlarda bir kabahat yok, suç camın önünde boyuna kımıldayan bizde..hadi dedim Miraya, arkaya çekilelim..
bu arada makinamızla bizim Robini çektik, ona ablamdan onun da Lütfü abiden öğrendiği Robin hikayesini anlattım, hani İngiltere de her Robinin bir bahçesi varmış, o bahçeden hiçbiryere gitmezlermiş.. ablam geçen ay Londra'ya gitmişti, dönüşte Lütfü abi ile Joan Mira'ya yollamışlar, gerçek Robin gibi öten kuşumuzu..

sonra baktık ekmeklere gelen giden yok hadi dedim azıcık oynayalım..hemen son gözdesi otobüsümüzü çıkardık, bunu da teyzemiz getirdi, ELC ürünü bu oyuncağı ile aslında tam anlamıyla oynaması için biraz daha büyümesi gerekiyor ama şekilleri anlayamasa da minik oyuncakları otobüsün içine atması gerektiğini çok iyi biliyor..


derken bir baktıkki ne görelim işte bir arkadaş, itiraf edelim hayal ettiğimiz gibi sığırcık veya serçe değil ama olsun büyük ama aç bir kuş bizim ekmeklerden tadıyor:)

saat 09:41 itibariyle Miracığımın gözleri kapanmaya başladı, onun uyuması ile de daha kafası yastığı bulmadan annesi:)

2 yorum:

  1. ahhh en dayanamadığım şey uykusuzluk ben nasıl anne olacağım aacaba :))

    YanıtlaSil
  2. konu annelik olunca herşeye katlanılıyor, uykusuzluğa da.. merak etme:)..

    YanıtlaSil